Yeni yıl kapıda.
2012’den neler neler umuyoruz, değil mi?
2011 o kadar çok keder taşıdı, gündem öyle kirlendi ki, üzerimize melanet,
haksızlık bulaşmadan haber okumak mümkün değil… Hiç mi iyilik kalmadı
yeryüzünde? Herkes mi karanlık tarafa teslim oldu?
İyilik ile Kötülüğün
Tarihsel Savaşı
Uzak doğu felsefesine göre ying ve yang yani iyilik ve
kötülük insanın içindedir.
Eski bir Fars inancı olan Mecusilikte ise kötülük Ehrimen adındaki
tanrı ile temsil edilirken, iyilik tanrısı Hürmüz adını taşır. Bu inanışa göre
insan ya Hürmüz’ün ya da Ehrimen’in etkisi altındadır. Eğer Ehrimen bir insanın
ruhunu ele geçirmişse, onu kötülükten kurtarmanın başlıca yöntemi bedene acı
çektirmektir.
Neyse, uzatmayayım. Tarihçi kaslarımı burada çalıştırarak
sizleri dinler tarihinin engin sularına atacak değilim, kaygılanmayın. Yine de
şu kadarı tartışma götürmez: Tarih boyunca kötülükle başa çıkmak, insanoğlunun öncelikli
gailesi, zira kötülük hep var olmuş. Bu tarihsel çabanın varisleri olarak
kendimizi, ailemizi, çevremizi kötülükten korumak için ne gerekiyorsa yapmışız.
Tarihin hemen bütün dönemlerinde kötülüğü alt edebilen sadece iyilik olmuş.
Yürekli Gönüllüler
Amacım size bir takım iyi insanlardan bahsetmek. Dünya
iyilerin yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor derler ya, işte o kadar iyi
insanlarla tanışacaksınız. Onlar sayesinde kim bilir ne felaketlerden
kurtuluyoruz, bilmeden.
Eğitim gönül işidir, doğru. Ama bir o kadar da yürek işidir.
Her babayiğidin harcı değildir, bildiklerini öğretebilmek. Her bildiğinizi
öğretebilseydiniz, ana dili Türkçe olan milyonlar doğuştan Türkçe öğretmeni
olurdu, değil mi? Öğretmek, yürek istiyor, kabiliyet istiyor, adanmışlık
istiyor…
Hele gönüllü yapılırsa! Hiçbir karşılık beklemeden, yol
parasını dahi cebinden vererek… Mesela yüzünü görmediğiniz, adını bilmediğiniz
insanların çocuklarına dişlerini fırçalamayı öğretir miydiniz? Ya da onların
hijyen bilgisinden yoksun olmasını dert edinip “ellerini yıka, yerlerde
yuvarlanma, yıkamadan yeme” diye didinir miydiniz?
Konu-komşunun çocuklarından bahsetmiyorum. Hiç tanımadığınız
insanların çocuklarına kitap okumak için sabahın köründe kalkıp kilometrelerce
yol gider miydiniz?
Duyar gibiyim. Haydi, diyorsunuz, olmaz öyle şey. Oldu bile.
Gelin, gidelim.
Her şey güzel olacak,
çünkü…
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfındayız. 1995’te kurulan
vakfın dezavantajlı çocuklara eğitim götürdüğü 84 hizmet noktası mevcut.
Buralarda binlerce gönüllü eğitmenlik yapıyor. Vakfın eğitim uzmanları önce
gönüllüleri eğitiyor, sonra da gönüllüler çocukları.
Gönüllü adaylarında aranan özellikler arasında yazmıyor ama
peşinen söyleyeyim ofis görevlisinden gönüllüsüne TEGV’de tanıdıklarımın tümü
melek yürekli insanlar. Bir yerlerde bir takım çocukların yeterince resim
yapamamasını, sağlığını nasıl koruyacağını bilememesini, roman, öykü
okuyamamasını dert ediniyorlar.
İlköğretim çağındaki çocukların içlerinden taşan enerji ve
merakla ne yapacağını bilemeyen binlercesine bir ışık, bir amaç, bir seçenek
sunuyorlar. Zamanlarını adıyorlar, emek veriyorlar, alın teri döküyorlar.
Ne için? Geleceğin bugünden daha güzel olması için.
Milli Eğitim Bakanlığını da bu noktada kutlamak lazım. Zira bu
fedakâr gönüllülerin okullara gitmesi ya da öğretmenlerin çocukları TEGV
noktalarına getirmesi şeklinde gerçekleşen eğlenceli öğrenme faaliyetleri,
Bakanlığın izin ve onayıyla mümkün olabiliyor.
Söz konusu anne-babaların çocuklarını çalıştırmayıp,
evlendirmeyip okula göndermesi bile bir hadiseyken, çocuğun eksiklerini fark
edip kendi başlarına TEGV ya da benzeri vakıflara ulaşması imkânsız gibi. Bu
noktada Milli Eğitim, gönüllülerin bağışlarıyla donatılan ve yine gönüllü
eğitmenlerin hizmet verdiği TEGV’den tam da yerinde ve gereğince yararlanıyor.
Neler yapılıyor vakfa gelen çocuklar için? Gelin, bir eğitim
gönüllüsü olan Neşe Hanımdan dinleyelim:
İşte bunlar da etkinlik sırasında görüntülediğimiz minikler:
Bu çocuklar boyaları “aman bitmesin” diye korkmadan
kullanabiliyorsa, istediği kadar kağıda istediği kadar kelebeği çizebiliyorsa,
bedava dağıtılan diş fırçaları ve macunlarla diş sağlığını öğrenebiliyorsa
tamamdır. Her şey güzel olacak, olabilir.
2012’de yaşamınızdan mutluluk, sağlık, huzur eksilmesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder