Müdür odasını keşfe devam
Geçen hafta teşbihte hata olmaz
diyerek aslan yatağına benzettiğimiz müdür odasında bir tura çıkmıştık. O
odadaki toplantı masasının ardındaki şifreleri, ipuçlarını çözümlemiştik. Böylece
okul yönetiminde dikkat edilmesi gerekli noktalara parmak basmıştık.
Demokratik, çağdaş ve işlevli bir
eğitim yöneticisinin kendini güncellemesi şart. Dolayısıyla idarenin, iradenin
ve otoritenin mabedi bu odada olmazsa olmaz bir diğer eşya da kitaplık ve bilgisayar.
Okul kütüphanesinden bahsetmiyorum. Müdür odasında bir kitaplık olmak zorunda.
Şaşırdınız mı?
Niye?
Okul müdürü olunca öğrenilmesi
gerekenler bitiyor mu?
Hangi meslekten olursa olsun, profesyonellerin
çağımızdaki en önemli ayracı bu: Sürekli
öğrenme şevki ve becerisi. Yeniliklere ayak uydurabilen kalıyor, hala kâğıt
kalemle not tutan, mezuniyetle birlikte kitabı kapatanlar gidiyor. Bu kadar
basit. Dünya o kadar hızlı değişiyor, her mesleğin araç-gereci ve işlevi öyle
çabuk başkalaşıyor ki… Örnekse, fotoğrafçılar, saat üreticileri, tamircileri son
10-15 yıldaki dijitalleşmeyle nasıl da değişti, değil mi? Eğitimciler neden
değişmesin?
Müdürün kitaplığında, eğitime
yeni yaklaşımlar, eğitim sorunlarına çağdaş çözümler öneren kitaplar yoksa ve
odada internet erişimi olan bir bilgisayar görmüyorsanız, o okuldan koşarak
uzaklaşın. Balık baştan kokar derler, kendi aldığı eğitimin tıpatıp aynısını
yönettiği okulun öğrencilerine verdirten bir müdürden ne bekleyebilirsiniz?
2020’lerde iş hayatına atılacağı varsayılan gençlerin 2011’de 1980 model bir
eğitim anlayışından kazanacağı pek bir şey yoktur.
Unutmayınız. Okul, müzeye değil
laboratuvara benzemeli. Çünkü bir eğitim kurumunda şimdiki zamanda yapılan
eğitim – öğretim eylemleri geleceğe hazırlık anlamı taşımıyorsa orada eğitimin
niteliği sorgulanmalı demektir.
Dijital çocuklar, analog öğretmenler
Şimdi dijitalleşmeden,
teknolojiden bu kadar bahsedince değinmeden geçemeyiz: Duymuşsunuzdur, FATİH
projesi kapsamında ilköğretim öğrencilerine ücretsiz tablet dağıtılacak. Ne
şahane değil mi?
Her öğrencinin birer tablet bilgisayarı olacak! Hem de
ücretsiz. Yaşasın!
Çocuklar o tabletlerle ne
yapacak?
Ödev?
Öğretmenlerin kaçta kaçı tablet
kullanmayı biliyor? Düzeltiyorum: Öğretmenlerin kaçta kaçı ömründe tablet
bilgisayar gördü? Biri saysa da kahrımızdan ağlasak.
Nasıl olacak şimdi, “çıkarın
tabletleri, yazlı var”? Ya da “neden yapmadın bakayım ödevini, internetler mi
kesikti?”
Merak ettiğim bir başka konu,
okullarda kablosuz internet erişimi olacak mı? Öyle ya, dijital çocuklar dersi
dinlerken interaktif bir biçimde kullanacaklar ya teknolojiyi, o bakımdan.
Kel başa şimşir tarak
Şaka bir yana okullarda bu cihazların
şarjı için gerekli sayıda elektrik prizi olduğundan şüpheliyim. Hatta kimi
okullarda temiz tuvalet, yalnız kendini değil sınıfı da ısıtan bir kalorifer
sistemi ya da çalışır durumda bir yazıcı veya fotokopi makinası bulabileceğimizden
de emin olamıyorum, ne yazık ki…
Talim Terbiye Kurulu eski başkanı
Prof. Dr. Ziya Selçuk Sabah gazetesine verdiği röportajda "Dünyadaki benzer tecrübeler, teknolojiye
yapılan her 1 dolarlık yatırımın yanı sıra, 1 dolar da öğretmen eğitimine
yatırım yapılması gerektiğini gösteriyor" demiş. Kim dinlemiş, kim
anlamış bilinmez ama naçizane, ben bu sözlerin altına imzamı atarım.
Öğretmenlerimizin birçok konuda
hizmet içi eğitime ihtiyacı var, özellikle de teknoloji konusunda. Zira bir
okuldaki eğitimin kalitesini, işe yararlığını ve niteliğini müdüründen ziyade
öğretmenleri belirler. Eğitim şart! Eğitimciler için de şart! En çok da
eğitimcilerin için zira onların günceli, çağdaşı yakalaması diğer her meslekten
daha önemli.
Bir ahbapla konuşuyorduk
geçenlerde. Kendisi paranın kokusunu ta uzaklardan alabilen, başarılı bir
işadamı. Her nasılsa söz döndü dolaştı, bu tablet bilgisayar dağıtımı konusuna
geldi. Uyanık bir tüccar olarak şuna benzer bir şeyler söylediğini hatırlıyorum:
“Hemen bir ithalat firması açıp tablet getirtmenin tam zamanı. İhaleye de
girmek lazım. Bu işte çok para var.”
Benim öğretmen kafam ticarete
basmıyor ama tablet işinin en çok kime yarar sağlayacağını tahmin edebiliyorum:
Ne dijital çocuklara, ne analog öğretmenlere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder