HAS ANA, AZ ANA, KAZ ANA - 13 Mayıs 2012



Bugün anneler günü. 

Alış veriş merkezleri ve dükkânlar geç saatlere kadar açık olacakmış. Neden? Anne – evlat arasındaki o eşsiz sevgiyi, ne yazık ki her ana evlada nasip olmayan o bağı, lira diline tercüme etmek için…
Hayırlı işler, ne diyelim. 

Kimi üç – beş paraya alıp ambalaj kâğıdına sardırdığı sevgi ve minnet nişanelerini önüne koyacak, kimi sabahleyin erkenden kabristana çevirecek rotasını. Kimi de kırık kalbine gömülecek, keşke makamından bir pazar çilesi çekecek.  

Anneler günü, kulağıma rahmetli anneannemin o tatlı, nüktedan sesini getirdi. Derdi ki: Üç çeşit ana vardır. Has ana, az ana, kaz ana. İleride anlarsın.
Haklıymış. Anladım. 

***

Şimdi bu anlayışla bazı annelerin bu özel gününü kutlamak istiyorum:

Çocuklarını tarlada, bağda, bahçece su taşıyacak, hayvan güdecek küçük işçiler olarak görmeyen annelerin,

Başlık parası uğruna gencecik kızını kocaya vermeyen annelerin,

Töre belasına eline silah tutuşturup, evladının gençliğini mahpuslukla karartmayan annelerin,

Küçücük çocuklarını yalınayak yarı çıplak sokaklarda dilendirmeyen annelerin,

Çocuğuna eliyle veya sözüyle şiddet uygulamayan annelerin,

Hastalanan çocuğuna ‘bu ölürse mirasını kocası / karısı yemesin’ gözüyle bakmayan annelerin,

Kocasıyla kavgasında çocuklarını koz olarak, silah olarak kullanmayan annelerin,

Maddi – manevi gücünün sonuna kadar direnip, kızını okutabildiğince okutan annelerin,

Çocuklarını sonsuza kadar hükmedebileceği köleler, emir kulları zannetmeyen annelerin,

Okulda bir sorun çıktığında önce öğretmene ya da çocuğa çatmak yerine önce sorunun neden kaynaklandığını anlamaya çalışan annelerin,

Okulda aldığı notların değil, edindiği güzel alışkanlık ve becerilerin esas olduğunu bilen annelerin,

Oğlunu, bir başkasının kızına eziyet etmeyecek, kendini dünyanın sekizinci harikası sanmayacak şekilde yetiştiren annelerin,

Pahalı giysiler ve oyuncaklar satın almanın çocuk yetiştirmekle ilgisi olmadığını bilen annelerin,

Tiyatrodan karagöz oyununa kadar sahne sanatlarını, grafitiden yağlı boyaya kadar plastik sanatları, bağlamadan piyanoya kadar müzik aletlerini çocuğuna tanıtan, onu sanatla yakınlaştıran annelerin,

Dünya üzerinde yaşama hakkının sadece insana değil, tüm canlılara ait olduğunu evladına öğreten annelerin,

Tahsili ve kariyeri ne olursa olsun 3 yaşına kadar tüm vaktini çocuğuna bahşeden annelerin,

Çocuğun terbiyesini büyükanneye ya da zırt pırt değiştirdiği bakıcı teyzeye teslim etmeyen, kendi görgü ve bilgisini çocuğundan esirgemeyen annelerin,

Oğluna futboldan başka spor dalları olduğunu öğreten annelerin,

Kızına, bir hayat kurmak için evlenmenin tek seçenek olmadığını öğreten annelerin,

Çocuğunu gelişebileceği kadar hür, güvende hissedebileceği kadar kontrol atında tutmayı becerebilen annelerin,

Çocuğunun gururunu kırmadan hatasını düzeltebilen, düzeltemediği hatalarla yaşamasını becerebilen annelerin,

Bir fikirde inat edip evladını üzmektense kendi tavrını değiştirecek kadar olgun annelerin,

Yüreğinde sağlam, daimi ve koşulsuz bir sevgi besleyebilen annelerin,

Ve tüm bu yaptıkları için çocuğunu kendine borçlu kaydetmeyen anneler ile bir de bunları becermeyeceğini düşünerek çocuk sahibi olmamayı seçen bütün annelerin; yani has anaların anneler gününü kutlar, küçük – büyük demeden ellerinden, alnından öperim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder