RAKAMLARLA EĞİTİMİN 2015 TOMOGRAFİSİ

Bu yazıda herhangi bir yorum yapmayacağım. Herhangi bir çıkarımda bulunmayacağım. Bir çözüm önerisi dahi dile getirmeyeceğim. Hatta içinde hatalı soru olmayan sınav üretmekten aciz kurumları bile eleştirmeyeceğim. O konular başka yazılara kalsın.

Bu yazıda sadece şunlar var: Veriler, rakamlar, istatistikler, araştırmalar, raporlar. Kaç çocuk, kaç okul, kaç öğretmen…

Sayılardan oluşan bir tabloya bakacağız. Göreceğiniz sayılar, rakamlar hiç de anlaşılmaz değil. Gayet net ve ne yazık ki can sıkıcı bir tablo, önümüzdeki.

İşte rakamlarla eğitim dünyasında 2015:


ÖNCE MİSAFİRLER: SURİYELİ SIĞINMACILARIN EĞİTİMİ

Ülkemizin en acil sorunlarından biri Suriyeli sığınmacılar ve bunların okul çağındaki çocukları. Sorunun boyutunu ortaya koyacak bir örnek olarak, sadece Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde açılan 16 okulda 10 bin Suriyeli sığınmacı çocuğa eğitim verildiğini belirtmek yeterli olabilir.
UNICEF verilerine göre:
Türkiye’de kayıtlı Suriyeli mülteci sayısı 1.938.999 iken, okul çağındaki sığınmacı çocuk sayısı 663.138 ve bunların sadece 271.931’i okula gidebiliyor. Yani sadece 3’te biri…
Bu çocukların eğitimi ile ilgili alınan tedbirler, UNICEF’in sitesinde şöyle sıralanmış:
Geçici Eğitim Merkezi (GEM) olarak adlandırılan 31 okul kurulmuş. GEM’ler toplamda 36,720 öğrenci kapasiteliymiş.
5.600 Suriyeli gönüllü öğretmene aylık teşvik desteği sağlanmış.
2.000 öğrenciye kamplarda Türk dili kursları desteği verilmiş.



MANZARA-İ UMUMİYE: OKULLAR VE ÖĞRENCİLER

Özel okul sayısı arttı. Türkiye’deki özel ilkokul sayısı 931 idi. 2014-2015’te okul toplam sayıları 1.205 özel ilkokul ve 1.111 özel ortaokul şeklide gerçekleşti. Yani özeller iki katına çıktı.
Özel okul öğrencilerine ödenen teşvik katlandı. 2006 yılında 995 özel okula 263 milyon TL teşvik ödemesi yapılmıştı. 2014 yılında teşvik alan özel okul sayısı 1.878, aktarılan kaynak miktarı ise 1 milyar 496 milyon TL oldu. Yani devlet kasasından özel okul velilerine ödenen para 6 katına çıktı.
İmam Hatiplilerin sayısı 1 milyona dayandı. 2002-2003 eğitim-öğretim döneminde 450 okulda 71 bin imam hatip öğrencisi vardı. 2014-2015 eğitim-öğretim yılı itibarıyla okul sayısı beş katına çıkarak 2.614’e, öğrenci sayısı ise on kattan fazla artarak, 386 bini orta kısım, 546 bini lise olmak üzere 932 bine yükseldi.
Okul öncesi eğitim geriledi. 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 28 bin 625 olan okul öncesi eğitim kurumu sayısı 26 bin 972’ye geriledi. Okulöncesi eğitim alan öğrenci oranı ise % 65,69’dan % 39,72’ye geriledi.
Açık liselerde öğrenci sayısı %35 arttı. Geçtiğimiz yıl açık öğretim lisesinde okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 12 bin 349 iken, 2014-2015 eğitim öğretim yılında bu sayısı belirgin bir artışla 1 milyon 470 bin 434’e çıktı.
400 bin öğrenci okulu bıraktı. Tüm Öğretmenler Sendikasının açıklamasına göre, 2013 yılında 174 bin 625 öğrenci ilköğretim kurumlarını (ilkokul ve ortaokul) terk ederken, 2014 yılında ilköğretim kurumlarında öğrenim gören 234 bin 932 öğrenci okulu terk etti. 2014 yılında ilköğretim kurumlarında (ilkokul ve ortaokul) okul terkleri 2013 yılına göre %35 artış gösterdi. Kısacası son iki yılda toplam 400 bin çocuk okulu terk etti.



SINAV VE BAŞARI

Bu yıl YGS sınavına giren 1 milyon 987 bin öğrenciden 575 bini 180 puan barajını aşamadı. Yani dörtte biri elendi.
180 puan barajını aşanların oranı % 64’e geriledi. Bu oran 2010’da % 82 idi.
YGS’de bütün derslerde son yılların en düşük net ortalaması gerçekleşti: 2010’da 11,4 olan temel matematik ortalaması bu yıl 5,2’ye, fen bilimlerinde 4,6’dan 3,9’a, Türkçe’de 21,9’dan 15,8’e inerken, sosyal bilimler 10,7’de kaldı.
YGS’de her branştan 40’ar soru çıkıyor. Sınava giren öğrenciler sayısal derslerde soruların ancak 10’da birine cevap verebilmiş. Ortalama doğru cevaplar Türkçe’de yarıdan az, Sosyal Bilimlerde ise dörtte bir seviyesinde…
Başka bir sınavla karşılaştıralım: 2012 PISA sonuçlarına göre sınava katılan 65 ülke arasından Türkiye matematik alanında 44, okuma-anlama alanında 41 ve fen alanında 43. sırada yer almıştı.



OKULSUZ VE İŞSİZ GENÇLİK

OECD raporuna göre Türkiye’de 15 ila 29 yaşları arasındaki gençlerin % 35’i herhangi bir okula devam etmiyor ve herhangi bir işte çalışmıyor.
OECD ülkelerinde bu durumdaki gençlerin ortalama oranı % 16.
15-29 yaş aralığındaki kadın nüfusunun % 50’si işsiz ve okulsuz. Aynı yaşlardaki erkeklerin sadece % 20’si aynı durumda ama bu bile OECD ortalamasının üzerinde.



ÖĞRETMENLER

Eğitim – İş Sendikasının yaptığı anket çalışmasının sonuçları, eğitimin en önemli unsuru öğretmenlerin 2015’teki durumunu ortaya koydu.
Araştırmaya göre öğretmenlerin;
% 71’i kredi kartı borcu olduğunu söylemiş.
% 83’ü maaşının düşük olması nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığını belirtmiş.
% 79’u çocuklarının tam olarak dengeli beslenemediğini ifade etmiş.
Nedeni açık: 2015 itibarıyla ülkemizde yoksulluk sınırı yaklaşık 4.500 TL iken on beş yıllık öğretmen maaşı 2.500 TL kadar. Oysa OECD ülkelerinde ortalama öğretmen maaşı 8.500 TL’nin üzerinde.

Ayrıca öğretmenlerin,
% 89’u son on yılda okullardaki eğitimin niteliğinin düştüğünü söylemiş.
% 80’i özgürce fikirlerini açıklayamadığını belirtmiş.
% 70’i siyasi baskı hissettiğini açıklamış.
% 82’si okul yöneticilerinin siyasi iktidarın etkisi ile atandığını söylemiş.

Atama demişken:
Mevcut öğretmen açığı 120 bin. Buna rağmen 2015’te ataması yapılan öğretmen sayısı toplam 37 bin. Öte yandan 400 bin civarında atama bekleyen, işsiz öğretmen bulunuyor.



HERHANGİ BİR PEDAGOJİK YARARI OLMAYAN YENİLİKLER:
  • Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’nun 21 Ekim 2015’te sitesinde yayımladığı kararıyla 2016-2017 öğretim yılında ilkokul 2. sınıf öğretim programına Arapça dersi konuldu.
  • Her okulda mescit açma zorunluluğu getirildi.
  • Ortaokullarda ve liselerde başörtüsünün serbest bırakıldı. Böylece ailesi dileyen kız öğrenciler 9 yaşından itibaren okula başı kapalı gelmeye başladı.
  • Polis meslek yüksekokulları kapatıldı.
  • Dershaneler kapatıldı, temel liselere dönüştürüldü.
  • İlk ve ortaokullarda verilen “Değerler Eğitimi” içeriğinde ‘Ve Rabbin için sabret’, ‘Allah sabredenleri sever’, ‘Allah sabredenlerle beraberdir’, ‘Kim sabırlı davranırsa Allah ona sabır verir’ ayetleri yer aldı.
  • Sakarya Üniversitesi Esentepe Kampüs alanında bulunan cami avlusunda Aile ve Dini Rehberlik Bürosu açıldı. Sakarya İl Müftülüğüne bağlı büro, üniversite öğrencilerine hizmet verecek.


SON OLARAK

Okullarımızın, eğitim politikalarımızın durumu böyle olunca, neredeyse sevinerek vereceğim bu haberi:
Çocuklarımız okulu her fırsatta kırıyor. OECD tarafından açıklanan son araştırma gösterdi ki, Türkiye’de öğrencilerin %54,2’si (yarıdan fazlası) okulu en az 15 günde bir kırıyor. “Yea ne gidicem okula” diyen öğrencilerin OECD ortalaması ise sadece %14,5.



Kaynak: Kılavuz Kirpi

SAVAŞA ÇEYREK KALA TÜRKİYE’DE EĞİTİM


Savaşın Ayak Sesleri

Türkiye ile Rusya arasında hızlı ve emin adımlarla tırmanan gerilim korkarım ki ülkeyi savaşa sürükleyecek.
Tarihçi olarak, her iki dünya savaşından önceki durum ile güncel gelişmelerin benzerliği içimi ürpertiyor. Bir kuşak daha savaşla, ölümle, yoklukla, yıkımla tanışacak diye uykularım kaçmakta.

Zira günümüz dünyasında da tıpkı 1910’larda, 1930’larda olduğu gibi bütün melun alametler belirdi: İdeolojik radikalleşme, kitlelerin histerik nefret dalgasına kapılması, yüksek koltukların alçalan ahlakı, çıkar ve paylaşım oyunundaki tıkanma, gelir ve güç eşitsizliği…

Ne ararsanız var.
Tek belirsizlik yaklaşan kan ve pas kokusu dar bir coğrafyayı mı kaplayacak yoksa yine topyekun bir kapışmanın mı kurbanı olacağız…

Bir yandan bu ürkütücü gelecek yaklaşırken öte yandan biz yine de eğitime, aydınlık geleceğe ve gençlere yönelmek zorundayız. Çünkü dünya tarihinde bitmeyen savaş yoktur. Çünkü ihtiyarların başlattığı savaşlarda daima gençler ölür. Çünkü gençlerimizi hırstan gözü dönmüşlere yedirmemeliyiz.

Türkiye’nin Gençleri Ne Durumda?

OECD (Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Örgütü) tarafından geçtiğimiz haftalarda yayımlanan raporda tüm üye ülkelerin eğitimdeki durumu incelendi. Türkiye’de genç nüfusun ve eğitimin durumu ile ilgili bulgular ise şöyle:

20 – 24 yaş aralığındaki nüfusun %36’sı aylak. Yani ne bir işte çalışıyor ne de bir okula kayıtlı. Başka OECD ülkelerinde bu durumdaki gençlerin oranı %18. Yani bizdekinin yarısı.

20 – 24 yaş arası kadın nüfusun ise %60’ı herhangi bir okula ya da işe gitmiyor. 2014’te Türkiye’nin genç kadınlarının 5’te 3’ü bu durumdaymış. Türkiye, iş vermediği ve okutmadığı genç kadın nüfus oranı ile 34 OECD ülkesi arasında en son sırada.

Türkiye’de öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 20. OECD ülkeleri ortalaması ise 15, Avrupa Birliği ortalaması ise 14. Yani başka ülkelerde daha fazla öğretmen istihdam ediliyor. Oysa on binlerce genç öğretmen yıllardır atama bekliyor. Ve okullarımızda hala 120 bin öğretmen açığı yaşanıyor…

PISA testi uygulanan okul müdürlerinin verdiği bilgiye göre Türkiye’deki okulların %22’sinde fen laboratuvarı yok. Bu oran OECD ülkelerinde sadece %8.

Türkiye’deki okulların ancak %85’inde de bilgisayar laboratuvarı bulunuyor. Oysa OECD ülkelerindeki okulların %91’inde bilgisayar laboratuvarı var. Aynı verilere göre okullarımızda 45 öğrenciye 1 bilgisayar düşüyor. OECD ülkelerinde ise her 5 öğrenciye 1 bilgisayar imkânı sağlanıyor. Belirtmeden geçemeyelim, bu rakamlar sadece 15 yaş grubu öğrencilerin okulda bilgisayara erişimi hakkında.

Yine PISA çağındaki (15 yaşındaki) öğrencilerimizin %63’ü okulda gün boyu internet erişimine sahip değil. OECD ülkelerindeki 15 yaş grubunun ise ancak %36’sı internetsiz okullara devam ediyor.

Aslında Türkiye’de eğitimin bütçe içindeki payı artmakta. Örneğin 2006’da bütçenin %2’si eğitime ayrılırken 2014’te bütçenin %3,2’si eğitime aktarılmış. Tam buna sevinecekken kendimizi, kendimizle değil dünya ile ölçtüğümüzde ortaya çıkan rakam, eğitimdeki geri kalmışlığımızı ortaya koyuyor: Türkiye’nin öğrenci başına yıllık harcaması 3.000 USD civarındayken OECD ülkeleri ortalaması 7.500 USD’ın üzerinde.

Savaşa Girmeyelim. Eğitime Girelim, İşe Girelim!

Türkiye eğitim veremediği, iş veremediği genç nüfusunu bir savaşta kırmak mı isteyecek yoksa dünya ölçeğinde rekabet edebilecek donanıma sahip bir nesil yetiştirmek için kaynaklarını eğitime mi seferber edecek?

Soru budur.
Cevabı hep birlikte göreceğiz.
Umarım bir on yıl sonra bugünün gençlerinin yüzüne bakmaktan utanmayacak halde oluruz.



Kaynak: Kılavuz Kirpi