SİZ! ARKA SIRADAKİLER! SUSUN BAKAYIM! - 9 Şubat 2012




Başbakanın “dindar bir gençlik yetiştirmek” üzerine söyledikleri basınımızdaki eğitim uzmanlarının sayısını bir anda 10-12 kat artırdı. Popüler köşe yazarlarının hepsi biberona sarılan bebekler gibi sarıldılar kaleme, döşediler de döşediler: 

Biz gençken şöyle demokrattık böyle ceketsizdik…
Elini çek, cıs! Sakın bir daha böyle yaptığını görmeyeyim…
Eğitim öyle olmaz, şöyle olur…
Bunu yapmayın, şunu etmeyin…
Şucu genç, bucu genç…
Şöyle bireyler isteniyor, olmaz! Böyle bireyler istensin… 

***

Bu sesi gür, irfanı hür (!) köşe-kenar sahibi derbentler ömründe bir gün öğretmenlik yapmış mı? Hayır. Ömründe bir gün okul yönetmiş mi? Hayır. Bir tek gün bir ilçenin ya da haydi, Allah dağına göre kar verir, bir ilin bütün eğitim kurumlarından sorumlu olmuş mu? Ne gezer. Hiç değilse eğitim konusunda yazıp – çizerek, konuya yakınlaşmış mı? Yok. E, eğitim habercisi bile değilken bu ne cüret o zaman?

Aman canım ne olacak? Eğitim dediğin nedir? İki tebeşir bir tahta şunun şurasında. Çocukları da dizdin mi karşına tamam işte. 

Nasıl ki memlekette herkes futbolun kitabını yazmışsa, her kahvehane müdavimi yahut Facebook sakini tarihçi sanıyorsa kendini ve nasıl ki gazeteler kimliği belirsiz İsviçreli bilim adamlarından naklen ne yiyeceğini, ne kadar yiyeceğini öğütleyerek doktorculuk oynuyorsa millete, eğitim de işte o kadarcık uzmanlık gerektirir. Genel kültürden öte birikime ne hacet? Atış serbest nasılsa!

***

Uzmanlık, kartvizitinizi basan matbaacıya “yaz canım” deyince olunan bir şey değil. Eğitim ise bilfiil uğraşmayanların ahkâm kesebileceği, keserken komik duruma düşmeyeceği bir alan değil. Kafası karışık olanlar için daha açık söyleyeyim: Aklınızı başınıza devşirin! Yeryüzünde bilmediğiniz konular olabilir, bunu bir düşünün.

Madem başbakanı eleştirmek istiyorsunuz, madem eğitim politikalarını irdelemek ve doğruluğunu test etmek istiyorsunuz, o zaman ilk yapacağınız bir uzmana danışmak olmalı. Bilir bilmez ortalama lakırdılarla hangi eğitim sorununa cevap verebileceksiniz? Siz uzman mısınız? Neyin uzmanısınız?
Eğitim uzmanı kime mi denir? Hiç üşenmem açıklarım: Öncelikle yazın bir kenara, pedagoji bir bilimdir. Eğitim fakültelerinde araştırmacıların, akademisyenlerin üzerinde çalıştığı, enikonu bilim. Fizik gibi, matematik gibi mesela, anlaştık mı? Türkçesi: Eğitim Bilimi. 

Eğitim konusunda uzman kişilere nasıl ulaşırsınız? Hepinizin twitter hesabı var sayın derbentler, değil mi? Bakın mesela Türkiye’nin en önemli pedagoji hocaları orada, hemen elinizin altında: Prof. Dr. İrfan Erdoğan var örneğin. Derya gibi bir hoca. 4-4’lük eğitim uzmanı. İki tweet atın, kendisine sorun. Dinleyin, anlayın, düşünün, sonra yine kendi cümlelerinizle damıttıklarınızı yazın. Uyduruk sloganlardan daha güzel bir yazı çıkar ortaya, emin olun.

***

Eğitimi, öğretmenliği, eğitim yöneticiliğini hafife almak affedilir bir hata değildir. Hele birçok kişinin okuduğu, kanaat önderi sayılabilecek köşe yazarlarının eğitim konusunu ciddiyetsizce ele alması, tam da eleştirdikleri sonuçları doğurabilir.

Kalabalıklara sesini duyurma imkânı olanlar seçtikleri yönteme ve üsluba dikkat etmelidirler. Siyasetçiler, köşe yazarları, dernek – vakıf başkanları eğitim hususunda fütursuzca ahkâm keserse, eğitime ve öğretmene ne vatandaşın saygısı kalır ne de öğrencinin.  

Öğretmen zaten üç kuruş maaş alıyor. İlkokul mezunu bir küçük esnafın bile maddi gücü ondan kat kat fazla. Zaten atama beklerken itibarını, gurunu kurban etti. Bir de güçlülerin saygısızlığı, değer bilmezliği… Etmeyin eylemeyin Allah aşkına. Memleketin ciddiyete ihtiyacı var. Ciddiyete ve bilgiye…

Eğitim meselelerini iyi bilmelerine rağmen, uzmanlara danışarak kendi sözlerini güçlendirmeyi başaran medya mensupları da var elbet. Örnek olsun diye isimlerini vereceğim: Abbas Güçlü, Nuran Çakmakçı, Ece Karaboncuk mesela… Ortalama bir öğretmenden bile iyi bilirler eğitimi. Buna rağmen hep danışır, hep uzmana başvururlar. Kendilerini eğitime, eğitimciye gösterdikleri saygıdan dolayı kutluyorum. İyi ki varlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder