Bence fal işine girmenin tam zamanı.
Yarınların ne getireceği bu kadar belirsizken artık analiz manaliz yapmanın, yapmak için yırtınmanın da âlemi kalmadı.
En iyisi fal!
29
Mart akşamı yurttan sesler korosu umut makamından şarkılar söylüyordu.
30 Mart akşamının fon müziği malum: Chopin Sonat No:2 Op.35 Nam-ı diğer
cenaze marşı.
O gün bugündür ölüyoruz. Öl babam öl. Öl ruhum öl…
Ne
olacak memleketin hali? Bilen yok. Soldaki palavracılar ile sağdaki
borazancıları hiç saymıyorum. Her iki uç da olsun istediğini, ülkenin
geleceği diye kakalama derdinde. Yemezler!
Peki, nereden okunacak istikbalin sırrı?
Suya
bakmak mümkün… Kahveye de… Hatta parka bahçeye yayılıp güzelim falcı
ablaların insan sarrafı sesine de kulak verilebilir. Ama olmaz. Kendi
falımızın peşinde değiliz. Memleketin geleceğini görmek istiyoruz.
Hah! Buldum! Memleketin falına şuradan bakacağız:
Yukarıdaki
haritada Avrupa’da ve çevre ülkelerde fen/bilim ve teknoloji dallarında
doktora yapan 20 – 29 yaş arasındaki nüfusun genel nüfusa oranı
gösteriliyor. Renk koyulaştıkça bilim ve teknoloji alanında doktora
(ihtisas) yapanların sayısı artıyor. (Griler “burayla ilgili veri yok”
demek.)
Ülkenin
geleceği gençler. Gençlerin heykeltraşı ise öğretmen. Türkiye
Öğretmenler Sendikasının yaptığı anketin sonuçları da aşağıdaki listede.
Bakın, öğretmenler kendilerini nasıl hissediyor:
PISA sonuçları çok önemli. Aynı (15) yaştaki dünya gençlerine aynı sorular soruluyor, alınan sonuçlar karşılaştırılıyor.
Aşağıdaki
çizelge problem çözme becerisi alanındaki sonuçlara ilişkin. Kore
(Korea)’den Çek Cumhuriyeti (Czech Republic)’e kadar sıralanan ülkeler,
problem çözme becerisi artıda olanlar. Alttakiler ise bu alanda ekside,
yani problem çözme becerisi gelişmemiş…
Konu hakkında uzmanların ne dediğini merak edenler, şu linkteki habere de göz atabilir.
Eğitimde kızların sayısı erkeklerden geride.
Yapılan araştırmalar özellikle 4+4+4 sistemine geçildikten sonra kızların eğitime katılma oranının düştüğünü gösteriyor.
Aşağıdaki
harita, ülkenin falına bakarken göz önünde tutulması gereken bir
karşılaştırma sunuyor. Mavi renkli ülkelerde kadınlar, sarı renkli
ülkelerde erkekler daha fazla eğitim alma imkanına sahip. Yeşillerde ise
şartlar eşit:
Anlaşıldı, kızları okutamıyoruz, okutamayacak gibi de görünüyoruz.
Peki, kadınlar çalışma hayatında ne kadar var?
Son olarak, uygar dünyanın uyguladığı bir ilkeye değinelim: Yaşam boyu öğrenme.
Kısaca,
bir meslek sahibi olduktan sonra da hizmet içi eğitimler alarak
alanında uzmanlaşma demek. Örnekse 25 yıllık bir savcının bilgisayar
kullanmayı öğrenmesi ya da 20 yıllık bir öğretmenin akıllı tahta,
barkovizyon ve benzeri eğitim teknolojileriyle tanışması gibi. İşte size
Avrupa Birliği ve çevre ülkelerde yaşam boyu öğrenme eğilimi. Renk
koyulaştıkça öğrenmeye devam eden profesyonellerin sayısı artıyor:
Oldu mu? İşte ülkenin falına baktık.
Görülen
o ki uzun sürecek bir güneş tutulması kapımızda. Kadınlar eğitim ve iş
yaşamından uzaklaşacak, eğitim kalitesi düşecek, öyle böyle bir okula
devam edip, mezun olduktan sonra yeni tek kelime bile öğrenmeyen adamlar
ülkeyi yönetecek…
Neyse.
Siz zaten gündemin ağırlığından sıkılmıştınız. Ben de tuttum, yarın
bugünden beter olacak falan… Saçmalıyorum işte. Çok affedersiniz. Siz
bana ve tekinsiz falıma aldırmayın.
Kaldığınız
yerden önünüzdeki pazar kahvaltısının fotoğraflarını çekmeye, internete
koymaya, “like”ları saymaya ve kilo alırım korkusuyla yarısını bile
yiyememeye devam edin. İyi pazarlar.
Not:
Haritalar http://mapsontheweb.zoom-maps.com sitesinden, anket sonucu
http://www.guncelegitim.com ve tablo ise http://www.memurlar.net/
adresinden alnmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder