1980 Darbesinin icadı olsa da, 24 Kasım Öğretmenler Günü Türkiye'de hemen tüm çevrelerce kutlanan bir gün. Öğretmenler, öğrenciler, veliler, eğitim yöneticileri, devlet katı... Hiçbirinin 5 Ekim ’deki asıl ve uluslararası öğretmenler gününden haberdar olduğu söylenemez. Bilenler de o tarihte kutlamaktansa 24 Kasım’ı tercih ediyor.
5 Ekim, 24 Kasım… Her neyse.
Bir öğretmenler günü olması, öğretmenler gününün kutlanması güzel.
Özel günler, bayramlar ve benzeri topluca yapılan kutlamalar, genellikle anma ve doğum günü merasimlerinden farklı bir ruha sahip: Zamandan bağımsız algılanıyorlar. Öncesi – sonrası yok.
Sadece milli bayramlarda, o da geçmişe dönük bir zaman algısı mevcut. Mesela “Cumhuriyet’in 91. Yılı” gibi…
Peki, ya gelecek?
Bu yılki öğretmenler gününde gözü yaşlı kutlama mahiyetinde bir yazı hazırlamak istemiyorum. Mesleğin güçlüklerinden söz etmekten ya da gündelik sorunlara değinmekten de kaçınacağım. Eski ağaçları silkelemeyeceğim, bu defa. Zira hiçbirinin altına lezzetli bir meyve düşmeyecek.
Bu defa, öğretmenliğin geleceğine bakmak istiyorum.
İçine teknoloji çeşnisi katılmış eğitimden değil, gerçekten teknoloji ile eğitimden söz edelim. Öğretmenliğin yarınında bu var zira. Gelecek 10 – 20 – 30 yılda okul konsepti, öğretmenlik anlayışı, eğitim felsefesi tümden değişecek. Değişmek zorunda kalacak. 100 bin kişilik bir sınıfta özel ders vereceğiz, mesela.
Yarınlarınız bilimsel olsun, teknolojik olsun, öğretmenler gününüz kutlu olsun efendim.
Buyurunuz saygıdeğer öğretmenlerimiz, Peter Norvig yarının dersliğinden bahsediyor:
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder