UZAKTAKİ OKUL
Geçen yazıda sıraladığımız “okul seçerken dikkat edilecekler” listesini madde madde incelemeye başlayalım.
Ne demiştik?
1. Okul ile evinizin arasındaki mesafe ne kadar?
Şimdiye kadar yolunuzu tıkaması, trafiği
sıkıştırması dışında okul servislerine ne kadar dikkat ettiniz
bilmiyorum. Öğrenci servislerinin okul kapısından çıkmasıyla veya
çocuğun evinden birkaç metre uzaklaşmasıyla birlikte, siz veliler için
müthiş bir gözlem fırsatı doğmaktadır.
Sabah evlerinin önünde servis bekleyen
çocuklara bir bakın. Göreceklerinizin bir bölümü sabah bezgini, bir
bölümü de sabah canavarları olacaktır.
Nasıl mı?
Çocuk, servis görevlisi yanına gelip
çantasını elinden alana kadar bulunduğu noktadan ayrılmıyor, adeta
heykel gibi kıpırtısız mı duruyor? Yoksa servis köşe başında görünür
görünmez koşar adım yola mı fırlıyor? Her ikisi de arzu edilen
davranışlar değil.
SABAH BEZGİNLERİ
Mum gibi duran, kapının önüne kadar gelen
okul servisine tek başına yürümeyen, çantasını kendisi taşımayan, en
ufak inisiyatif kullanmayan bir ilköğretim öğrencisi, kişilik gelişimi
açısından yaşıtlarından pek ileride sayılmaz. Hatta 8 – 10 yaşındaki bir
çocuk için fazlaca tutuk ve güvensiz bile sayılabilir. Uykusunu almış
ve iyi beslenmiş bir çocuk asla sabah bezgini olmaz.
Ya da bu hali, onun okula gitmek için pek
istekli olmadığı, okul yoluna sevinçle, hevesle çıkmadığı şeklinde de
yorumlanabilir. Bu gibi bir durum, görülmeyi bekleyen bir tehlike
sinyalidir. Ancak anne baba, sizin birkaç dakikalık gözlemle tespit
ettiğiniz ve değiştirilmesi gerekli bu halin ne kadar farkındadır?
Çocuklarının mutsuzluğundan ya da güvensizliğinden haberdarlar mı? Kim
bilir?
Belki çocuk servis beklemek için kapıya çıkarken her ikisi de işe gitmek üzere evden ayrılmıştır bile!
SABAH CANAVARLARI
Peki, ya okul servisini köşede görür
görmez sokağa fırlayan, taşkın hareketlerle araca koşan, kendisini
tehlikeye atan çocuğa ne demeli?
Sabahın o saatinde bu kadar enerjik
olması normal mi sizce? Çok mu seviniyor sizce okula gideceği için?
Enerjisi sevincinden mi kaynaklanıyor yoksa başka bir şeyden mi? Aracın
kapısı açılır açılmaz çantasını içeri savurup arkadaşlarının üstüne
atlaması, onlarla mahsusçuktan güreşmesi, didişmesi ya da bağırıp
çağırması bir mutluluk ve sağlık belirtisi mi?
Eğitim döneminin tamamını değilse bile
bir bölümünü böyle ‘sabah canavarı’ olarak geçiren bir çocuğun bireysel
kimliği, karar verme ve uygulama yeteneği, dikkatini odaklama becerisi
istendiği biçimde gelişebilir mi? Okula yıllarca bu ruh hali içinde
gidip gelmeye alışan bir gencin işini sevmesi mümkün olacak mıdır
ileriki yaşamında?
Bu öyle iki bahaneyle geçiştirilecek bir
durum değil. Çünkü taşkın hareketler de aynı tutuk ve ürkek tavırlar
gibi tehlike sinyali olarak algılanmalıdır. Bunu görmek, anlamak için
eğitimci olmak gerekmez. Birkaç dakika durup bakan herkes benzer kanıya
varacaktır: Bu çocukların bir derdi var.
Okul ile ev arasındaki mesafe çoğu kez bu
“derdin” nedenidir. Peki, mesafe okul seçerken dikkate alınması gereken
bir kriter midir?
Okulla ev arasındaki en makul uzaklığı
belirlerken kilometreye değil saate bakınız. Sizin aracınızla otuz
dakikada vardığınız okula çocuğunuz her sokaktan öğrenci toplayarak
ilerleyen servis aracı içinde belki bir, bir buçuk saatte varabilecek.
Çocuğunuzun gece vakitlice yatmasını, yeterli süreyi uykuda geçirmesini,
sabah, gelişme çağındakilere uygun bir kahvaltıyla beslenmesini
(altıncı sınıfa giden bazı kız öğrenciler arasında zayıflama diyeti
yapanlar var mesela) ve yarım saati pek aşmayacak bir mesafedeki okuluna
gitmesini temin etmelisiniz.
Özetle,
- Çocuğunuzu evinizden çok uzakta bir okula vermeyiniz. Öğrencinin sabah evden çıkışıyla okul kapısından girişi arasında, yani okul yolunda geçireceği zaman yarım saatten fazla olmamalıdır. Üstelik bu yolculuk servis aracı yerine yürüyerek yapılırsa, çocuğun bedensel gelişimine de katkı sağlayacağı tartışılmaz bir gerçek. Unutmayın ki, daha uzaktaki bir okul her ne özelliğe sahip olursa olsun kaybettirdiklerinin karşısında çocuğa üstün bir eğitim sağlamayacaktır. Çünkü çocuk, kendisine sunulan eğitim olanaklarından yararlanamayacak kadar yorgun ve yılgın yahut stres yüzünden aşırı hareketli ve dikkatsiz olacaktır.
- Diyelim ki okul evden pek uzak değil, ama servis sokak sokak dolaşıp öğrenci topladığı için yolculuk süresi uzuyor. “Serviste kestirsin biraz” diye düşünmeyin. Çocuğunuzu okula kendiniz götürüp getirin. Onu her sabah okula bırakmanın fazlaca meşakkatli olacağını mı düşünüyorsunuz? O halde aşağıdaki maddeyi okuyun.
- Uzaktaki okulun eğitim açısından eşsiz olduğuna mı karar verdiniz? Çocuğunuzu mutlaka o okulda mı okutmak istiyorsunuz? O halde fedakârlık size düşüyor. Evinizi taşıyın ve okula yakın bir yere yerleşin. Böylece çocuğunuzu sabah bezgini veya sabah canavarı olmaktan kurtarırsınız. Uykusunu alamamış, yeterince beslenememiş bir çocuk, dünyanın en iyi okuluna bile gitse başarılı ve mutlu olamayacaktır.
- Çocuğunuzun genel tavrı bezginlik veya hırçınlık öğeleri taşıyorsa, bu durum kendini fazlasıyla yorgun hissetmesinden, ailesi tarafından anlaşılmadığını düşünmesinden kaynaklanıyor olabilir. Doğru okulu seçtiğinizi düşünseniz bile, bu kararınızı değişmez ve tartışılmaz bir durum olarak görmemelisiniz. Bilmelisiniz ki, uzaktaki okul asla doğru okul değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder