ÖĞRETMEN SEÇEN ANNELER, BABALAR?


Son günlerde internette bir slogan dolaşıyor. Aşağıya Facebook’tan bulduğum bir görselini koydum. Okuyunca insanın aklı karışıyor.

İki kutsal çatışmakta sanki. Oysa öğretmenlik sözüm ona kutsal meslek, annelik ise kutsal kavramların Nirvana’sı neredeyse. Kötü anne, kötü öğretmen olmazmış gibi yapmadık mı bunca zaman? Ama var. Kötü anne de var, kötü öğretmen de!

Bu slogan, Yenitan’ın geçmiş sayılarından biri için yazdığım yazıyı hatırlattı. Çocuğunuzun emin ellerde olduğundan pek emin değilseniz, bir göz atmanız yararlı ve aydınlatıcı olacaktır. Her iki açıdan da…


2011_bize_bir_ogretmen_iyisinden_olsun2




ÖVGÜCÜ ÖĞRETMEN:

Evvela çocuğu durmadan metheden öğretmene şüpheyle bakın. Muhtemelen sizinkinin hangisi olduğunu dahi çıkaramadığı için yuvarlak sözlerle vaziyeti idare etmeye çalışıyordur. Böyle öğretmen olur mu demeyin. Nasıl olmasın? Haftada 20-24 saat derse giriyor. Haftalık ders yükü düşük branşlardan birinin, mesela Tarih, Coğrafya, Biyoloji, Felsefe gibi bir dersin öğretmeni ise 10-12 farklı sınıfa ders veriyor demektir. Bu hesaptan hareketle 200-250 kadar öğrencisi vardır ve inanın bazılarını hatırlayamayacaktır. Ayaküstü yakalayıp “hocam, nedir bizim çocuğun durumu” deyiverirseniz, nezaketinden “Nerden bileyim senin çocuğun kim. Veli görüşme saatinde gelsene kardeşim” diyemez, mecburen idare-i maslahat yoluna gider.

KAPALI ZARFÇI ÖĞRETMEN:

Veli toplantısında “sizin çocuk çok zeki ama çalışmıyor” diyen öğretmen de kafanızda soru işareti uyandırmalı. Bir kere zeki bir çocuk olduğunu nereden anlamış, onu bilmek lazım. Derste anlatılanları hemen kavraması, zekâsına işaret ediyor demek istemiş olabilir. Buna rağmen çalışmadığını, önceki derslerde öğretilenleri unutmasından çıkarıyorsa, o zaman çocuk öğretmenin söylediği kadar zeki de olmayabilir. Zira hafıza, zekânın önemli göstergelerinden biridir. Madem bunlara rağmen öğretmenden “zeki ama çalışmıyor” sözünü işitiyorsunuz o zaman mealini de anlayın: Veli olarak çocuğunuza yeterli ilgiyi ve özeni göstermiyorsunuz diyor hoca, onu demeye getiriyor. Haftada bir-iki gün iki yahut dört ders saati gördüğü bir öğrencinin evde ders çalışmasını sağlamak, takdir edersiniz ki öğretmenin işi değildir. Üzerinize düşeni yapınız. Öğretmene ilgisiz demeden, çocuğu çalışmadığı için azarlamadan önce kendi ödevinizi yapıp yapmadığınızı kontrol edin.

SEVGİ KELEBEĞİ ÖĞRETMEN:

Sıradaki özellik hakkında aklınızdan geçeni biliyorum. Hemen söyleyeyim, yanılıyorsunuz. İyi bir öğretmen olmak için çocuk sevmek gerekmez. Doktor, hastaları sevdiği için mi tıbbı seçti? Ya da zanlı / suçlu sevgisi yüzünden mi yargıç, savcı, avukat oluyor insanlar?
İyi bir öğretmen olmak için çocuk sahibi olmak ya da çocukları sevmek gerekmez. Bu sadece öğretmenin o gürültücü kalabalığa katlanmasını kolaylaştırır. İyi öğretmen, bilgiyi sever, öğrenmeyi sever, öğretmeyi sever. İşi de budur zaten. Bilmek, öğrenmek, öğretmek.

2011_bize_bir_ogretmen_iyisinden_olsun3

Esasen, uygarca yaşayacak geliri elde edebilen, mesleki donanımını geliştirmesi için yeterli zaman tanınan, mesela haftada 1 günü boş bırakılan hemen her öğretmen iyidir. Zira kötü öğretmeni yaratan eğitim fakülteleri değil, işveren konumundaki okullardır. Öğretmen seçmeye kalkışmak yerine tavsiyem, okul seçiminizi gözden geçirmeniz.

200’ü aşkın öğrencinin adını, geçmişini, yeteneklerini, desteklenmesi gereken yanlarını, hangi derste başarılı olup hangisinde zorlandığını takip edebilmesi için yeterli zaman ve olanak tanınırsa, emin olun her öğretmen elinden gelenin en iyisini yapacaktır. Sizin için değil ha! Sakın üzerinize alınmayın sevgili veliler. Çocuk için. Gelecek için. Hatta bazı durumlarda öğretmen, anne babaya rağmen, çocuğun geleceği için, elinden gelenin en iyisini yapmaya, daima gayret eder.

Bu yüzden saygıyı hak ediyor öğretmenler.

Hepsi.

Hepinizden.

Bilin istedim.


Yenitan'da okumak için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder