KEDİLER, İKİ İSİMLİ ŞEYLER VE SANAT EĞİTİMİ


Bu ülkenin en sevilen, en tanınmış müzisyenlerinden, üstelik önde gelenlerinden biri Orhan Gencebay’dır. Orhan Gencebay, konserleri dâhil hayatında bir kez bile canlı söylememiştir. Kendisi esasen playback’in babasıdır ama hiç ayıplanmaz. Bunu söyleyen benim gibiler ayıplanır, onun yerine.

Bu gece Andrew Lloyd Webber’in unutulmaz eseri Cats müzikalini izledim. Balerin sopranolar,  balet tenorlar… Muhteşemdi. Hem dans eden hem şarkı söyleyen bir sanatçı türü de varmış, İstanbul’cak öğrendik.

Hep bu iki isimli şeyler milletin kafasını karıştırıyor. Ondan oluyor böyle. Mesela Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi diye bir ders var. Sanki din ile ahlâk birbirinden ayrılmaz, etle tırnak iki kavrammış gibi geliyor insana. Oysa gagasını gömdüğü kumdan çıkaran bir devekuşu bile görüyor, dindarlıkla ahlâklı olmanın ilgisizliğini…

Opera ve Bale de böyle, kafa karıştıran ikililerden. Sanırdık ki opera sanatçıları ayrı, bale sanatçıları ayrı. İkisini neden bir arada andıklarını hiç düşünmedik. Elbette her opera sanatçısı dans edecek veya her bale sanatçısı şarkı söyleyecek gibi bir kaide yok. Ama müzikal diye bir tür var ve işte her ikisini de kucaklıyor.


Bu alanda verilen eğitim ve icra edilen sanat, dünyanın Türkçe konuşulmayan kısmında sahne sanatları / performans sanatları / gösteri sanatları gibi isimler alıyor. Yani opera seviyesinde şarkı söyleyen bir artistin aynı zamanda bale sanatçısı olmasında şaşılacak bir şey yok.

Orhan Gencebay’ın ömrü billah playback yapmasında şaşılacak bir şey var ama. Ses sanatçısı addedilen kişi hiç değilse şarkı söyleyebilmeli, değil mi?


Şuradan müzikalin küçük bir parçasını izleyebilirsiniz:

Cats the Musical


Not: Aşağı yukarı burada yazdıklarıma benzer bir şeyleri, gösteri sonrası uzatılan CNN Türk mikrofonuna da söyledim. Hani, rast gelirseniz…

Cats müzikali

Yenitan'da okumak için: 

CNN Türk Afiş Programında yayınlanan görüşlerimi izlemek için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder