SOSYAL MEDYADA MADARA OLMADAN…


Bu yazı internet başında bocalayan akranlarıma, eski zamanların süper kahramanı orta yaş grubuna ithaf edilmiştir.

Vallahi üstünüze afiyet, ben iyice rahmetli anneanneme benzemeye başladım. Gençlerin kolayca yapabildiği herhangi şeyi (bir cihaz, bir program mesela) ilk defa yapmak zorunda kalınca geriliyorum. Deniyorum, olmuyor. Mecburen gençten birinden yardım istiyorum. Yine de beceremezsem, o benimle dalga geçmeden, genellikle mırıltı halide veya içimden okkalı bir “hah işte, kurt kocayınca köpeklerin maskarası olurmuş” sallayıveriyorum. Tam rezillik.

Teknoloji daha 40’larımızda çoluk çocuğa madara etti bizi. Durmadan yeni bir şeyler çıkıyor ve insanı kullanıcısı olmak, dolayısıyla da öğrenmek zorunda bırakıyor. Çok fena, çok.

Her defasında yardımını dilendiğimiz o çokbilmiş (!) gençlere karşı güçlerimizi birleştirmeli, kâh el yordamıyla, kâh kırk çakallıkla edindiğimiz bilgi ve becerileri paylaşmalıyız. Orta yaş toplumun pırlantasıdır, altın kesesidir, baş tacıdır.

Yani, öyle olması gerekiyordu sanki…

Neyse.


madara_olmadan


Buyursunlar efendim, sosyal medyanın hiçbir yerde yazmayan “lüzumlu numaralar“ı:

1. Evlat, yeğen, arkadaş çocuğu ve sair… Facebook’taki fotoğraflarının altına zinhar “ah evladım, ne kadar güzel / yakışıklı çıkmışsın” “Allah nazarlardan saklasın” “Kocaman olmuşsun” gibi yorumlar yazmayın. Arkadaşları arasında alay konusu oluyor, size de öfkeleniyorlar. Üstelik dolaylı yoldan sizinle de maytap geçiyorlar.

2. Facebook gibi sosyal platformlarda oyun oynuyorsanız, “güvenlik ayarları” kısmından sadece kendiniz görecek şekilde ayar yapın. Eski dekanımın şeker yakalama oyununda rekordan rekora koştuğunu görmek, benim bile içimi sızlatıyor.

3. Küstüğünüz bir arkadaşa, eski eşinize, kızdığınız bir aile ferdine üstü örtülü göndermeler yapmayın. Bir defa sızlanmalarınız arkadaş listesindekileri sıkıyor, ayrıca herkes (hedefe koyduğunuz kişi hariç herkes) kime ne laf soktuğunuzu anlıyor. Hele gençler, arkanızdan “kezban” diye alay ediyorlar. Vallahi, dost acı söyler.

4. Uluorta yerde “bana oyun isteği yollamayın” çemkirmelerinize de bir son verin. Söz konusu oyunu bloklayın, yeter. Böylece kimse size o oyununun davetiyesini gönderemez.

5. Kimseye twitter hesabını sormayın. Zaten kendi ismiyle açtığı ve aktif olan bir hesabı varsa diğer sosyal ağlarda (mesela facebook’ta) paylaşmıştır. Hele gençlere? Aman sakın!

6. Facebook hesabınızın şifresi bir takım güvenilmez kimselerin eline geçmiş olabilir. Sizin haberiniz olmadan reklam amaçlı paylaşımlarda bulunabilirler. Böyle bir tatsızlık başınıza gelirse hemen şifrenizi değiştirin. Ardından Facebook idaresine şikâyette bulunun. Sayfanın sağ üst köşesindeki çark biçimli ikona tıklayınca bir liste açılacaktır. O listenin en altında “report a problem” ya da “sorun bildir” seçeneğini tıklayıp derdinizi yazın. Birkaç gün içinde cevap gelecektir. O da olmazsa yeni bir hesap açın, eski hesabınızdaki arkadaşlarınıza tek tek davetiye yollayın ve güvenilirliğini yitirmiş eski hesabınızı silin.

7. Twitter, herkesin okuması için yazdığınız bir alan. Ancak Facebook söz konusu olduğunda mahremiyet yönetimi mümkün. İsterseniz fotoğraflarınızın, videolarınızın veya “durum” satırına yazdıklarınızın herkesçe görülmesine engel olabilirsiniz. “Paylaş” / “Post” butonunun hemen solundaki küçük oku tıklayarak paylaşımınızın kimler tarafından görülebileceğini belirleyebilirsiniz. İster kamuya açık / herkes, ister sadece arkadaşlar, istenirse de sadece belli birkaç arkadaşınızın görebilmesi için seçenekler mevcut.

8. Buraya kadar gençlere ve ele güne karşı sanal itibarınızı ele almanızı sağladık. Şimdi sıra daha tatsız bir konuda: Sosyal medyada herhangi bir tehdit ya da hakarete maruz kalırsanız (ki maalesef çok sık oluyor böyle utanmazlıklar) hemen ekran görüntüsü almanız gerekiyor. Çünkü o fenalığı yazan kişi yazdıklarını silebiliyor ve sizin elinizde mahkemede delil olarak kullanılabilecek bir şey olması gerekiyor.

Velev ki birisi tarafından Facebook duvarınıza veya sadece sizin görebileceğiniz mesaj bölümüne çirkin sözler yazıldı. Önce klavyenizin en üst sırasındaki tuşlardan PrntScr (print screen / ekranı yazdır) tuşunu tıklayın. Böylece o anda bilgisayarınızın ekranında görünen her şey (ekranda yazan tarih ve saat dahil) kopyalanacak. Sonra bilgisayarın “Başlat” menüsünden herhangi bir fotoğraf düzenleme programını açın. Mesela Windows ile çalışan bilgisayarlarda “Microsoft Office Picture Manager” kendiliğinden yüklü geliyor, onu açabilirsiniz. Bu yoksa Paint ya da başka görsel biçimlendirme programları yüklü olabilir. 

Hiç biri yoksa en azından bir Word dosyası açabilirsiniz. Yeni bir “Word Document / Belgesi” açın. Crtl tuşuna basın, basılı tutarken bir yandan da v tuşuna basın (büyük v küçük v fark etmez). Az önce kopyaladığınız görsel karşınızda belirince bu tuşları bırakabilirsiniz. Belgeyi hemen kaydedin ve avukatınıza müracaat edin.

Siber suçlarla mücadele, sadece hükümetin itibarını korumak için vatandaşın sosyal medyadaki faaliyetini izlemekten ibaret değildir. Vatandaşın da kanun tarafından korunan bir itibarı vardır ve hiç kimse anonim adlar altında başkalarının huzurunu bozma hakkına sahip değildir.


Bizden önceki nesillerden farklı bir dünyadayız. Artık gençlikte edinilen bilgiler, alınan 4-5 yıllık eğitimle bir ömür bir meslek icra etmek mümkün değil. Sürekli öğrenme çağındayız. Öğrenme eylemi, yaşamı devam ettirmenin bir koşulu haline geldi.

Bizim öğretmenlik mesleğinin bir yanı da kendini eğitmek, kendi öğrenme treninin duraksamadan ilerlemesini sağlamaktır. Bu avantajımı okurlarımız için kullanayım istedim. Sürç-i lisan ettikse affola. Niyetim size öğretmenlik taslamak değil, sadece paylaşmak.

Burada değinme fırsatı bulamadığım başka konularla ilgili “yorum” kısmına yazınız. Gerçi alanım değil ama elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım. Olmadı, teknoloji editörümüze danışırız. Maksat, yeniyetmelerin karşısında dil bilmez dağlı gibi kalmayalım ;)


Yenitan'da okumak için


(14)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder