1
Kasım 1928′de Harf Devrimi yapılıyor. Kabul edilen yeni alfabenin
vatandaşa tanıtılması gerek. Kentten kasabaya, pek çok yerleşim yerinde
kimi zaman sokaklarda, kimi zaman derslik veya salonlarda yetişkinlere
yeni harflerle okuma yazma öğretmek için Millet Mektepleri
oluşuturuluyor. Hatta yeni alfabenin tanınması ve anlaşılması için
duvarlara posterler asılıyor. Böylece nüfusun mümkün olduğunca geniş bir
kesimine hızlıca okuma yazma öğretilmesi amaçlanıyor.
Seksen
altı yıl sonra, bu defa iletişimin yeni dilini öğrenmesi gerekiyor,
halkın. İnternet dilini, internetin girdisini çıktısını… Ancak bir
farkla: Bu defa siyaset eliyle bir devrim falan yapıldığı yok. Devlet
eliyle millet mektepleri açarak “bakınız sevgili yurttaşlar internet
budur, sosyal medya şudur ve de böyle kullanılır” deme çağı değil. O
burun kıvırdıkları “tepeden inmeci” halkçılık mumla aranır olmuş. Bu kez
devlet internetin sesini kısıyor, görüntüsünü karartıyor.
Peki,
halk ne yapıyor? Dayanışma yöntemleri geliştiriyor. Okul yıllarından
kulakta kalan “anlayanlar anlamayanlara anlatsın” mottosu hayata
geçiriliyor. Halk öğreniyor, halk öğretiyor. Halkın kendi kendini
yönetmesi rejimi elden kaçınca, halkın halka öğrendiklerini öğretmesi
rejimi geliyor…
Millet Mektepleri vol 2.0 Cumhuriyet tarihine bu görüntüyle kazınıyor:
Not: İkinci görsel şuradan, üçüncüsü de buradan alınmıştır. İlk görseli çok eskiden bulmuş, kaydetmişim. Kaynağını tespit edemedim. Özür dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder