Bir önceki yazımda kar yağışı gerekçe gösterilerek çocukların eğitim hakkının gasp edildiğinden bahsetmiştim.
Eğer kar yağdığında güvenli ulaşım sağlanamıyorsa okullar değil iş yerleri tatil edilsin demiş, yazının sonunda şu soruyu yöneltmiştim:
Her yıl en azından 10 günü kar şartlarında yaşıyoruz. Artık buna bir alışsak, kalıcı ve ciddi tedbirler geliştirsek ve okul kapatma ayıbından da kurtulsak diyorum! Çocuklarımızı güvenli şekilde okullarına gönderemeyeceksek, yapıp ettiklerimiz ne işe yarar?
Çocukların eğitim hakkını gasp eden sadece okul tatili veren valilik mi? Yolları etkin şekilde temizlemeyen belediye mi?
Ne yazık ki hayır.
Eğitim döneminin en kritik haftalarında
çocuklarını okuldan alıkoyan anne babalar da var, maalesef. Çocuğunun
karda yürümesindense eğitimden uzaklaşmasına razı olan ve kar tatilini
destekleyen anne babalar…
Hiperebeveyn olmayın
Nasıl ki valilikler, belediyeler “görev”
konusunda öncelik sırasını yanlış yapıyorsa, bir kısım anne baba da
çocuğun öncelikle neye ihtiyacı olduğunu belirlemede hata yapıyor.
Çocuk için öncelik, eğitimdir, okuldur.
Kar yağışı ve soğuk hava 6 yaşından
büyük bir çocuğun okuldan uzaklaşması için geçerli, mantıklı bir sebep
değildir. Bu yaşta bir çocuk, gerekli tedbirler alındığında okuluna
gidebilir, gitmelidir de.
Yolların, sokakların güvenli olacak
şekilde temizlenmesi birinci şart. Burada görev kenti yönetenlerin.
Buzlanan kısımları, karla kaplanan yerleri temizlemeliler, okul
binalarının ısınmasını sağlamalılar. Bu kesin.
İkinci görev de anne babalara düşüyor. Bilhassa annelere. Zira aşırı korumacılık, yani hiperebeveyn olma sorunu daha ziyade annelerde görülen bir deformasyon. “İyi anne” olacağım, çocuğumu tehlikelere karşı koruyacağım derken içe dönük, sosyal fobiden muzdarip ve ne yazık ki çoğu defa intihara meyilli bireyler yetiştiriyorlar.
Anne baba olarak öncelikle yetkililerden “temiz ve güvenli yol”
talep edeceksiniz, elbette. Ancak bu talep öyle iki günde karşılanacak
gibi değil. O zaman çocuğunuzun okuluna yakın bir semte taşınacak, yolun
kahrını bir zahmet kendiniz çekeceksiniz. Küçücük çocuğu evden 1 saat uzaktaki bir okula yollamak nasıl “iyi anne babalık” oluyor, anlamak mümkün değil.
Hem çocuğun okuluna yakın bir yere
taşınma, çocuğu yıllarca yolda sefil et, uykusuz bırak; hem de “aman
valilik okulları tatil etsin”!
Etmeyin, eylemeyin. Dürüst olun! Kendinize de, çocuğa da dürüst olun.
Siz hoşlandığınız muhitte oturacaksınız
ama el kadar çocuk yol tepecek, öyle mi? Kar yağınca da çocuğun eğitim
hakkını elinden alacak, onu eve tıkacaksınız…
Bakın, aşırı korumacılık hakkında hekimler, uzmanlar neler diyor:
Aşırı korumacılık sosyal fobi yaratıyor.
Ailenin aşırı koruyan ve baskılayan tutumu, çocukta sosyal fobi gelişme
riskini 3 kat artırıyor. Sosyal kaygı bozukluğu (sosyal fobi) sık
rastlanan bir ruh sağlığı sorunu ve dünya genelinde %13 sıklıkta
görülüyor.
Sosyal fobinin görülme sıklığı açısından Orta Doğu Teknik Üniversitesinde (ODTÜ) 1.000 öğrenciyi
kapsayan bir araştırma yaptık. Öğrenciler bu okula çok iyi puanlarla
girdiği, yüksek okul başarısına sahip olduğu için ODTÜ’yü seçtik.
Öğrencilerin %21’inde sosyal fobi çıktı.
Sosyal fobisi olan kişilerin intihar etme olasılıkları, genel toplum ortalamasının yaklaşık iki katı olarak dikkati çekiyor.
İleri derecede kaygılı bir anne ya da
baba aşırı kollayıcı ve koruyucu olabiliyor ve böylece çocuğun kendi
başına araştırma ve inceleme yapma gereksinimini engelleyebiliyor. Böyle
bir engelleme de çocuğun özerkleşmesini ve kendine güven kazanmasını
zorlaştırıyor.
Aşırı koruyucu ebeveyn tutumu,
çocukların psikolojisini olumsuz yönde etkiler. Yetişkinlerin
çocuklarıyla ilgili kaygılarını azaltmak için başvurdukları bu tarz
yöntemler, ruhsal açıdan bazı sıkıntılar yaşayan çocuklar ortaya
çıkarabilmektedir.
Aşırı koruyucu ebeveynlerin çocukları,
sürekli birinin varlığına ihtiyaç duyan, bağımlı, özgüveni az, hata
yapmaktan korkan, hassas, içe kapanık, reddedilme korkusu nedeniyle
kendini ifade etme zorluğu yaşayan kişilere dönüşebilir.
Çocuklarına karşı aşırı koruyucu bir
tutum benimseyen anne-babalar, sürekli çocuklarına müdahale ederler. Bu
tutumda çocuğa sevgiyle beraber çocuğun özgürlüğünü ve yapabileceklerini
kısıtlayan davranışlar sunulmaktadır.
Çocuğun kendini tanıması ve
yapabileceklerini fark etmesi engellenir. Çocuk anne-babası tarafından
‘sen daha küçüksün, yapamazsın’ gibi engellemelerle karşılaşır ya da
yapabileceği şeyler onun yerine anne-baba tarafından yapılır. Bu da
çocuğun yetersizlik duygusunu yaşamasına neden olur.
Anne-babanın aşırı koruyucu tutumu
çocuğun kişilik gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Çocuğun
yapabileceklerinin onu koruma adına anne-baba tarafından yapılması veya
başkalarının ona hizmet etmesi sonucu, çocukta başarısız olduğu
duygusunu uyandırabilir.
Kimse çocuğunun zorlandığını, üzüldüğünü
görmek istemez. Çocuğun hayatını kolaylaştırmak için, neredeyse
elimizde olmadan olağan akışa müdahale eder, koşulları yeniden
düzenlemeye yelteniriz. Ancak şu da bir gerçek ki, anne baba ne yaparsa
yapsın çocuk eninde sonunda zorlanır ve üzülür, çünkü hayat herkes için
zordur.
Şöyle bir çocuk düşünün:
- Ağaca tırmanacak ama dallar çok sıkışık. Hop! Hemen ağaç budanıyor, 2-3 kaba dal bırakılıyor.
- Basketbol oynamak istiyor ama takıma almıyorlar. Hop! Hemen beden eğitimi öğretmeni ile görüşülüyor, çeşitli yollar deneniyor, hatta hoca tehdit ediliyor.
- Notları düşmeye başladı. Hop! Hemen daha rahat bir okula geçiriliyor.
Bahsettiğimiz hayatı kolaylaştırılmış bir çocuk mu, yoksa hayatı öğrenememiş bir çocuk mu? Ne dersiniz?
***
Son söz:
Şimdi bana kızın.
Çok kızın.
Hatta ekrana tükürün, küfredin, bağırın, ağzınıza geleni söyleyin.
Sonra arkanıza yaslanın ve bir 5 dakika sakinleşin.
Kimse hatasının yüzüne vurulmasından hoşlanmaz. Hiç birimiz eleştirilmek istemeyiz.
Ancak dost acı söyler.
Ben anne babaların, idarecilerin, şunun bunun karşısında değilim. Çocukların yanındayım. Onların tarafını tutuyor, onların haklarını savunuyorum. Bir eğitimci olarak, görevim bu. Bilgimi çocuk yararına kullanmak.
Çocukların eğitim hakkını ellerinden alamayınız.
Okulların tatil edilmesi ulusal bir ayıptır, desteklemeyiniz.
Okula yakın yere taşınınız.
Ve lütfen, çocuğunuzu severken boğmayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder