SUSUZLUK KAPIDA İBB AFİŞ ASIYOR!


Bugün Anadolu yakasında, D100 (E5) karayolu üzerinde ilerlerken İstanbul Büyükşehir Belediyesinin şu afişine rastladım. Hemen fotoğrafını çektim. 
2014_09_09 (1)

Zira açıklamalara bakılırsa susuzluk tehlikesi ciddi ve İstanbul’un en fazla 2 – 2,5 aylık suyu kalmış bulunuyor. Yetkili ve sorumlu konumdaki İBB bu yüzden telaş içinde sanırım. Yoksa böyle tuhaf bir afiş asmazlardı. İnsanların günde kaç defa, nerelerde ve ne sebeple boş yere sifon çektiğini tespit etmek, bunun mevcut su sıkıntısına etkisini metreküp cinsinden ölçmek pek mümkün olmasa gerek…

Her ne kadar tüm kent halkının su konusunda hassas davranması önemliyse de, asıl büyük su sarfiyatının konutlarda değil, büyük iş yerlerinde ve fabrikalarda yapıldığını hatırlatmak isterim. Örnekse, 1 kilogram yün üretiminde kullanılan su miktarı, 10 milyon ve üstü nüfusa sahip bir şehirde 1 kişinin günlük ortalama su sarfiyatının 3 katından fazla.

Bir kişi günde 170, bir kilo yün 530 metreküp suya mal oluyor. Bu bilgiyi TÜBİTAK’ın raporundan aldım. 
Önümüzdeki günlerde yapılacak ciddi bir su kesintisi halinde oluşacak tepkiyi göğüsleyeceklere, geç olmadan birkaç tavsiyede bulunmak isterim. Öyle ya, hepimiz aynı geminin içindeyiz. Bir felâket olursa, hepimize olacak. Elbette varlıklı kesimler parasını ödeyip, gerekirse Alp dağından su getirtir, çeşmesinden akıtır. Ancak ya havadan bulaşan salgın hastalıklardan nasıl koruyacaklar kendilerini? 

Parayla çözülemeyecek problemler de var…


O yüzden İBB’deki muhterem büyüklerim, sevgili kardeşlerim,
  • Sifonlarımızı bırakın da sanayicileri denetleyin lütfen.

  • İnşaatları çoğaltmayın, hiç değilse bir süre yeni inşaat ruhsatı vermeyin. Susuzluğun bir nedeni de betonlaşma, siz benden iyi biliyorsunuz.

  • Su oburu çiçekli bitkiler ve çimen yerine, kent peyzajında AĞAÇ kullanın. Ağaç, hem aldığı azıcık suyu yağmur olarak geri verecek, hem de gölgesi ve serinliği ile kenti daha yaşanılır kılacaktır.

  • Asfalt yolların bir kısmını, en azından ara sokakları parke taşıyla döşeyin. Yağan yağmur böylelikle toprağa, yeraltına gidebilsin. Hem mahalle içlerinde sürat yapan sürücüleri de etkili şekilde uyarmış, yavaşlatmış olursunuz.

Benim mühendis olmayan, belediyecilikten anlamayan aklım, bu kadarına yetti. Daha âlâ çözümleri, siz elbette biliyorsunuzdur. İsterim ki Nurettin Sözen zamanında yaşadığımız susuzlukla bir daha sınanmayalım. Hele de salgın hastalık, okullarda bitlenme vak’aları… Düşünmek dahi istemiyorum.

Aman sevgili İBB, ne olursun bu sefer de çalış.
Afiş asmakla barajlardaki su miktarı artacaksa ona da razıyım.
Hatta evdeki sifonu günde iki defadan fazla çekmemek için bir çare aramayı da göze alabilirim.
Ama sen de Allah rızası için aklın yolunu seç, AĞAÇ DİK, AĞAÇ DİK, AĞAÇ DİK!
Amin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder