OKULLU ARKADAŞA MEKTUP



OKULLU ARKADAŞA MEKTUP 
Selam!
Okulların açılmasına az kaldı. Ne güzel, değil mi (!) ?
Sen de zaten yaz tatili bitse de öğretmenlerime, okuluma kavuşsam diyordun…

Biliyorum. Nefret ediyorsun. Büsbütün haksız da sayılmazsın hani.
Bu eğitim – öğretim yılını kazasız belasız atlatman için sana birkaç tüyo vereyim mi? Hem de “onlar”ın tarafından, büyükler cephesinden… Üşenmezsen oku.


İÇİNDEKİ ÇOCUĞU FAZLACA BÜYÜTENLER

Zaten biliyorsun ya, teyit edeyim: İnsanın kemik yaşı ile akıl yaşı her zaman aynı olmayabiliyor. Yani yetişkin biri bazen çocukça davranışlar sergileyebiliyor. Öğretmenler arasında az da olsa böyleleri var. Beklenmedik bir anda karşına çıkabilir.

Hazırlıklı olman için açıklayayım:

Mesela bunların birçoğu dersin ortasında kendilerini kaptırıp slogan atmasıyla meşhurdur. Örneğin adamcağız matematik öğretmenidir ama dersin bir yerinde her nasılsa, o reel sayıları getirip müslümanlığın şartlarına bağlayabilir. Veya önceki hafta dağıttığı çalışma kâğıdını kaybettin diye bir başka hocan aniden parlayıp “emek kutsaldır, emek en yüce değerdir” diye haykırmaya başlayabilir. Ya da kimya dersinde kendini, organik inorganik falan derken, birden Atatürk’ün kadınlara verdiği hakları dinliyor bulabilirsin.

childishBöyle bir durumda arkana yaslan, sessizce bekle. Genellikle birkaç dakika içinde yorulur, “nerde kalmıştık çocuklar” diye derse dönerler.

Bir başka çeşit de kendilerine “örnek öğretmen” denmesini isteyenlerdir. Bu türler genellikle yüksek sesle konuşur, dimdik yürür ve törenlerde konuşma yapmasıyla ünlüdür. Tören konuşmalarını birbirlerinden kopya çekmiş gibidirler: Hemen hepsi sözlerine “sayın müdürüm, değerli öğretmenler ve sevgili öğrenciler” diye başlar. Kendilerine ya 1870’lerden ya da 1930’lardan birilerini model aldıkları için, hep bir antika görüntüsü verirler.

Örnek çok. Sen daha iyi biliyorsun, kimlerden bahsettiğimi.

childish3Yetişkin de olsa insan ara sıra durup “ben kimim, burada ne yapıyorum” diye düşünmeyince, çocukça davranabiliyor, ne yaparsın. Diyeceğim o ki, böyle yetişkinlerle ters düşmemeye çalış. Çünkü farklı görüşler karşısında, hele hele eleştirildiklerinde mantıklı ve soğukkanlı davranamayabilirler.

İçinden fışkıran o çokbilmiş sesi, daha aklı başında öğretmenlere saklasan iyi olur. Yoksa bunlar sana ciddi ciddi kızabilir, 5 yaşında bebek gibi küsebilir, hatta her ders takıntılı bir şekilde senle uğraşabilirler. Aman diyeyim.

Kendi büyük aklı çocuk bu yetişkinlerin iyi yanı, sevgiden yana epeyce bonkör olmalarıdır. Karşılarındakini “sevgiye muhtaç bir yavrucak” olarak görürlerse, bütün tehlikeli yanları kaybolur, birer şefkat kelebeğine dönüşürler. Anladın, değil mi?


AKLI HEP BİR YERLERDE OLANLAR

Tuhaf ama bunların çoğu erkektir.

principalMesela baban. Ne zaman bir şey anlatsan, ilk beş dakikadan sonra dikkati dağılıyor, başka şeylerle ilgilenmeye başlıyor ya. Ne düşünüyor biliyor musun?

Hani sizin semtteki okulların hepsini İmam Hatip yaptı ya, hükümet. Neden böyle yaptıklarını boşver şimdi. Yaptılar işte. Belki duymadın ama bu okulların başarısı acayip düşük. Bunlardan mezun olup iyi bir üniversiteye girenler %3-5, en fazla.

Tabii seninkiler eğitim hayatın, geleceğin berbat olmasın diye, mecburen özel okula yazdırdılar, seni. Baban işte o okulun taksitlerini nasıl denkleştireceğini düşünüyor. Maaş belli. Kira belli. Nereden tasarruf etse de senin okul parasını çıkarsa, onu hesap ediyor. Dalgınlığı seninle ilgilenmemesinden değil. Bu aralar baba olmak çok zor, inan bana. Okulların açılışı yaklaşınca, anne – babanın da senin gibi strese girmesinin nedenleri var.

Seni dinlemeyen yetişkinlere bir örnek de, geçen seneki okulunun müdürü olacaktır büyük ihtimalle. Onun da aklında ciddi sorunlar vardı. Koca bir yılı, geçen ay olanların olacağı endişesiyle geçirdi. Ne mi oldu? Bakanlık kaç yıllık öğretmen, kaç yıllık idareci olduğuna bakmadan bir sürü okul yöneticisini görevden aldı. Tecrübeyi çöpe attı desek yeridir. Bunun da nedenini şimdilik boşver. Sizin okulun müdürü bunu düşünüyordu işte. Ömrünün yarısını adadığı mesleği elinden giderse ne halt edeceğini… Seni dinleyememesi, sorunlarına kulak verememesi bundandı.


BİR DEDİĞİ BİR DEDİĞİNE UYMAYANLAR

Konu sen olduğunda aklından ne geçtiğini, hangi tavrının gerçek fikrini yansıttığını asla bilemeyeceğin yetişkinler vardır.

Anneler genellikle böyledir. Senin yaşlarında çocuğu olan öğretmenlerine bak mesela. Kendi çocuklarını süper zekâ, dâhi zannederken diğer öğrencilerden “ay hiçbir şey bilmiyor bunlar” diye şikâyet edebiliyorlar. Aslında bilgi düzeyi olarak hepiniz aşağı yukarı aynısınız ama annelikle malûl bir öğretmen çoğu defa bu gerçeği görmüyor, göremiyor.

motherSenin annen de konu-komşuya seni metheder, akrabaya başarılarını ballandıra ballandıra anlatır ama seninle yüzyüze gelince ufacık bir “aferin” çıkmaz ağzından, değil mi?

Mesela şöyle delişmen fırçalar yersin: “Kocaman oldun hala arkanı ben topluyorum” dedikten iki saat sonra akşam dışarı çıkmak istediğinde “bacak kadar boyunla ne işin var gece vakti sokaklarda”. Hadi bakalım! Gel de çık işin içinden…

Haklısın, aslında tuhaf bir davranış. Ama sebebini bilsen, anlayış gösterirdin.

Annen senin yaşlarındayken buralar çok farklıydı. Hani mevsim normalleri değişti ya, yazlar artık çok daha sıcak ve kurak geçiyor. Aynı onun gibi, yaş normalleri de değişti.

Mesela annen senin yaşındayken arkadaşlarıyla semt plajına giderdi, muhtemelen. Mahallenin gençleri gece yarılarına kadar bahçe duvarında oturur, (hı hı, evet; kızlı erkekli) çene çalar, çekirdek, dondurma falan yerlerdi. Kimse kimseye “nerelisin” diye sormazdı. İnsanların etnik kökeni merak konusu değildi. İnanmayacaksın ama o zamanlarda kimin oruç tuttuğu, kimin tutmadığı da bilinmezdi. Böyle şeyleri uluorta konuşmak ayıp sayılırdı. Kızlar daha edepliydi, oğlanlar daha efendi. Ve hepsi çok daha özgür. İnternet falan da yoktu. Öyle anonim adların ardına saklanıp çirkeflik, ahlaksızlık yapmak, ona buna hakaret etmek kimsenin aklının ucundan geçmezdi.

İşte şimdi o “normallere” göre yetişmiş, senin yaşının normali olarak o zamanların değerler sistemini bilen annen, senin çağını anlayamıyor. Mesela öğrencilerini “tabiat şahanesi” falan gibi saçma sapan laflarla reklam malzemesi yapan adamların “eğitimci” etiketi taşımasını aklı almıyor. Aklı alsa midesi kaldırmıyor.

Ona göre her yer tehlike dolu. Gericilik, ayrımcılık, cinsel teşhircilik, sapıklık, cinayet, yalancılık, hırsızlık, dolandırıcılık… Bütün şehri, tüm ülkeyi ele geçirmiş, sanki. Bu yüzden bir bakıyorsun çocuk muamelesi yapıyor sana, bir bakıyorsun koca adam, koca kız olduğundan bahsediyor.

Bil ki annen dengesiz değil. Sen pek fark etmesen de bugünlerde anne olmak çok zor, inan bana. Azıcık anlayışlı olmanı, böyle zamanlarda üstüne varmamanı tavsiye ederim. Telaşı geçince oturur, sakin sakin konuşursunuz, nasılsa…

 thumb_up
Benden bu kadar.

Sen bu enteresanlıklara dikkat et, yeter. Gerisini zaten halledersin, biliyorum.

Okul yılın güzel geçsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder