Bir dönem pasif jimnastik diye bir şey moda olmuştu.
Kilosundan memnun olmayan müşteriler, sedye benzeri bir yere yatırılır,
bedenlerine bir takım cırtlı elektrot petleri bağlanır ve yattıkları yerden
jimnastik yaparak kilo vermeyi beklerlerdi. Geçenlerde baktım, hala
bekliyorlar.
Bir de uykuda yabancı dil öğretme zamazingosu vardı. Yattığın
yerden dil öğrenme metodu öyle başarılı oldu ki, sokakta İngilizce, Almanca,
Fransızca ve hatta Japonca konuşanlardan anadilimizi unutacak raddeye geldik…
Sözün acısını şimdi diyeyim: Ne yazık ki eğitim sistemimiz de
bu yöne eviriliyor. En kolay yol, makbul sayılıyor. Üstelik sadece öğrenci
değil, veliler de hazırlop diploma peşindeler. Bir okula kaydolup yeterli
süreyi dolduran ve taksitleri ödeyen herkes mezun oluyor! Şaşaalı diploma
törenlerinde neyin ödüllendirildiğini anlamak zor. görünüşe bakılırsa bütün
öğrenciler muazzam başarılı! Her biri birer tabiat harikası!
Bu aldatmacaya bir son vermez, kendimizi kandırmaya devam
edersek sonumuz iyi olmayacak. Ne çocukların ne ülkenin geleceği zahmetsizce
edinilmiş diplomalarla aydınlanmayacak, emin olun.
O yüzden gelin, hazır okul seçme / tercih yapma / gelecek
çizme mevsimindeyken, öğrenme eyleminin gerçekleriyle tanışalım.
Öğrenme, birinci tekil şahıs bir eylemdir. Yani ‘öğretme’ ve
‘öğretmen’ kavramları farazidir. Aslolan sadece ve sadece öğrenmedir. Kişi
isterse ve uygun şartlara haizse öğrenir.
Öğrenme eylemini yapan kişinin neyi ne kadar öğreneceği,
öğreticiden ziyade beraber öğrendiği gruba bağlıdır. Elbette öğreten
konumundaki anlatıcı / yol göstericinin zihinsel ve mesleki kapasitesi
önemlidir. Ancak bundan daha belirleyici olan, grubun niteliğidir.
Yani dünyanın en iyi hocasının karşısına da otursanız,
öğrenebileceğiniz öncelikle size ve sonra da sınıf arkadaşlarınıza bağlıdır.
Öğrenme eyleminin gereklerini yerine getirmeyen (anlatılanı
dinlemeyen, tavsiye edileni yapmayan, emek vermeyen) kişinin öğrenmesi mümkün
değildir.
Kişinin öğrenebileceklerinin en çoğunu öğrenmesi, ne kadar
zorlandığına bağlıdır. Kişinin kendisinden daha başarılı bir grup içindeyken
performansı artar, daha başarısız bir grup içindeyken performansı düşer.
Yani iyi okul, iyi öğrencilerin gittiği okuldur; iyi sınıf,
iyi öğrencilerin bulunduğu sınıf.
Kendinden iyi öğrencilerin arasında öğrenme sürecini
gerçekleştiren bir kişi, kendinden kötü öğrencilerin arasında öğrenme sürecini
gerçekleştirenden daha başarılı olacak, daha donanımlı şekilde süreci
tamamlayacaktır.
O bölüm zor, o okul zor, o öğretmen zor demeyiniz.
Zorlanmadan kapasitenizi en üst seviyede kullanamazsınız. Unutmayın ki,
öğrencilik yaşamınızda sizi zorlayan her bir faktöre ileride şükredeceksiniz.
Mezun olunca benzerleriniz arasından sıyrılıp, işsizliğin git
gide arttığı bir dünyada iş bulmaya çalışacaksınız. Yüzlerce iktisat mezunu,
yüzlerce hukuk mezunu, yüzlerce mühendislik mezunu ve sair arasından sizi
seçmeleri için, öğrenme sürecinizi (öğrencilik yaşamınızı) pasif jimnastik
yaparak geçirmemiş olmalısınız.
Bugünden tedbirinizi alın. Sonunda elinizdeki zahmetsizce
alınmış bir diploma olacaksa bilin ki, ambalaj kâğıdından farksızdır.
Sandviçinizi sarıp tulumlarınızı giyebilirsiniz. İşçi olarak da bir yere kapağı
atamazsanız, yıllardır tahakkümünden kurtulmaya uğraştığınız babanızın işinde,
şamaroğlanı kadrosuna müracaat edeceksiniz demektir.
Bu yüzden okulun / bölümün / hocanın en zorunu seçin.
İyiliğiniz için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder