Vaktiyle
birörnek giyinmiş arkadaşlarımızı görünce “ne o öyle, Kızılay mı
dağıttı?” der, dalga geçerdik. Herkes gibi olmak 1980’lerin başında
küçümsenirdi.
Hatta kuaföre gidip aynı Ajda Pekkan saçını
kestiren kadınlar, hemcinsleri arasında “banal”likle eleştirilirdi.
Üniforma haricinde tektipliğe itibar edilmezdi. Orijinalliğe, özgünlüğe,
farklılığa değer verilirdi.
Bir bakıma hala böyle. Bugün de haute couture tasarımlar en bol sıfırlı etiketleri taşıyor. Fabrikasyon, seri imalat olanın değeri düşüyor. Hakan Bıçakçı’nın yeni romanı Doğa Tarihi’nde de bu minvalde bir vurgu var mesela:
…Bir saat kadar sonra hava dönüp sert bir rüzgar çıkınca kafe üşüyen müşterilerine şal dağıtmaya başladı. Beş dakika içinde herkesin üzerinde bordo şal vardı. Başta herkesin kendi tarzını konuşturduğu ortam şimdi birörnek giyinmiş devrim muhafızlarının karargahına dönmüştü…
GÜNDEM PİS KOKAR
Günümüzde
nesnede orijinallik makbul ama düşünsel özgünlüğe ve farklılığa saygı
gösterildiğini söylemek zor. Gündemin dayattığıyla ilgilenmemek,
neredeyse suç sayılıyor. Artık basmakalıp sözlerle birbirini onaylamak,
ezberlendiği günden beri üzerinde beş dakika olsun düşünülmemiş
sloganlarla siyasi görüş bildirmek pek muteber. Günden, gündemden
yükselen tiksindirici kokunun sebebi bu banallik olsa gerek.
Her yerde car car car aynı laflar, kopya paylaşımlar, öbekleşmiş ve birbirine cephe almış çatık kaşlar müfrezesi…
Sıkılmadınız mı? Ben çok sıkıldım. Hatta feysbuka, tivitıra falan bakamaz oldum. Yarım saatten sonra midem bulanmaya başlıyor.
Neden
yeni bir söz söyleyemiyoruz? Önümüze atılanla oynamaya nasıl bu kadar
teşne olduk? Zihnimizi kilitleyen, aynı lakırdıyı tekrar ettiren şeyleri
niçin silkinip atamıyoruz üzerimizden?
İnanmazsınız,
dünyada başka şeyler de oluyor. Kısır gündemden başımızı bir kaldıralım
ve başka konulara, sıradışı bir gündeme dalalım, ister misiniz?
Mesela
dünyanın kaygı katsayısından başlayıp kaybolan dillere dalalım, oradan
da kainata şöyle bir göz kırpalım derim. Sıradanlığı bir kenara atmaya,
hatta gündeme nanik yapmaya elverişli konular, değil mi?
BATSIN BU DÜNYA! BATACAK?
Yedi
milyar insanın yedide biri, yani bir milyar kişi, dünyanın sonunun
geleceğine inanıyormuş. Hem de kendileri hayattayken. Kıyameti
göreceğinden emin bir milyar insan… Karamsarlık grafiğini ülkeler
bazında çizince ortaya daha da ilginç bir tablo çıkmış. Türkiye,
dünyanın sonunu göreceğine en çok inananların ülkesiymiş. Türklerin
neredeyse dörtte biri kıyameti beklermiş de haberimiz yokmuş. Yok
devenin bale pabucu! Detaylı bilgiye şuradan ulaşabilirsiniz.
BAZI DİLLER YAKINDA YOK OLACAK
Hiç
merak ettiniz mi, Tarih derslerinde duyduğunuz Hititlere ne oldu?
Sümerler nereye kayboldu? Ya dilleri? Sümerce, Frigce, Asurca
konuşanlar? Ne oldu onlara?
Başka
halkların arasında eriyip gittiler. Asimile oldular. Asimilasyon, yani
başkasına benzeyerek kimliğini yitirme süreci eski çağlara has değil,
bugün de çalışıyor. Bütün dünya çocuklarını İngilizce konuşturacağız
diye ne numaralar çevrilmekte, bilirsiniz.
İşte
tümü Anadolu Türkçesiyle yakın – uzak akraba olan aşağıdaki Türki
diller de Sümerce gibi, yok olmak üzere. Çoğu Rusçaya, bazıları Çinceye
yenik düşüyor. Siyasi, ekonomik, kültürel baskı
nedeniyle anadiline sahip çıkamayan, anadilini konuşmayan ve nüfusu
gitgide azalan, dilleri yok olma eşiğine gelen Türki halklar…
Bahsettiğim
dillerin bazıları şöyle: Afşarca, Başkurtça, Çuvaşça, Dolganca,
Gagauzca, Hakasça, Kumanca, Soyotça, Telengitçe, Tuvaca, Urumca,
Yakutça. Daha önce duymuş muydunuz?
Bu halkların tümünü interaktif haritada görmek ve haklarında kısaca bilgi edinmek isterseniz bağlantı burada.
EN BÜYÜK DERDİNİ VER, ALTI BUÇUK DAKİKADA UNUFAK ETSİNLER
Amerikan
Doğa Tarihi Müzesi acayip bir iş yapmış. Gökbilimsel gözlemlerin
sağladığı verilerle, bilebildiğimiz kainatın video animasyonunu
hazırlamışlar. Sorunlar, hayat, ülke, ekmek eklemek, malibu şişesinden e
harfi çalmak falan bir anda puf diye yok oluyor. Zira video ilerledikçe
ne dünya kalıyor görüş alanında, ne güneş sistemi, ne de galaksimiz…
Nefis bir psikoterapi malzemesi.
Bu astronomi bir harika dostum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder