Mavi gezegen…
Uygarlığın beşiği…
Mesela
dünya nüfusunun %14’ünün okuma yazma bilmediğini söylesem, şaşırır
mısınız? Veya toplam nüfusun neredeyse dörtte üçünün bir dereceye kadar
açlık, gıda yetersizliği çektiğini duymuş muydunuz?
Ya
da 7 milyarı aşan dünyalıların neredeyse yarısının, yani 3 buçuk milyar
ferdin özgürlükten mahrum yaşadığını biliyor muydunuz?
Üç buçuk milyar!
Hapse atılma, tacize uğrama, işkence ve ölüm tehdidi altında yaşayan 3,5 milyar…
Dünya
çok güzel bir yer değil. Yaşadıklarımız da küçücük katkılar
sağladığımız, el yapımı felaketler. Hepimizin payı var, olan bitende.
Oysa biz yaptığımızı inkâr etmekle kalmıyor, yaşananlara arkamızı
dönüyoruz. Olmamış gibi yapıyoruz…
Mesela
kimilerine göre kahraman, ama aslında tarihin en kanlı katillerinden
biri, faşist Stalin demiş ki, “bir kişi ölürse trajedi, bir milyon kişi
ölürse istatistik olur”. 50 milyon Sovyet yurttaşının ölümüne bu
mantıkça ferman vermiş olsa gerek…
Gelin
gerçeğe sırtımızı dönmeyelim, dünyaya yakından bakalım. Bir durum
tespiti yapalım. Milyarlarca insanın her birine tek tek üzülemeyiz, her
derde birer çare bulamayız elbette. Ama dünyayı gözümüze sığacak kadar
küçültürsek belki nasıl bir yerde yaşadığımızı daha iyi anlarız.
My Modern Metropolis
sitesinde rastladığım, üşenmeyip Türkçeleştirdiğim grafikleri
incelemenizi rica ediyorum. Bakın, dünya 100 kişilik bir köy olsaydı kaç
kişi, ne halde yaşayacaktı: