Psychology Today
dergisine yazan
Dr. William Hirstein
’a göre psikopat ya da sosyopat denen kişilik bozukluğuna sahip kimselerde görülen ortak özellikler başlıca şunlar:
-
Umursamazdırlar
-
Derin duygular besleyemezler
-
Sorumluluk bilincinden yoksundurlar
-
Sözleri samimiyetsizdir
-
Bencildirler
-
Şiddete eğilimlidirler
Bu nahoş konuya neden değindiğimi yazının sonunda izah edeceğim.
*********
Sabancı Üniversitesi bünyesindeki
Eğitim Reformu Girişimi
(ERG) çok önemli bir rapor açıkladı:
Temel Eğitimin Kademelendirilmesi Sürecinin İzlenmesi Raporu. Yani 4+4+4 raporu.
Hatırlayacaksınız, 2012 yılında eğitim sistemimiz 4+4+4 şeklinde
düzenlenmişti. Çocukların okula başlama yaşı düşürülmüş, 8 yıllık
kesintisiz eğitime son verilmiş, on iki yıla uzatılan ve zorunlu hale
getirilen eğitimin sadece ilk 4 yılı örgün öğretim şartına bağlanmıştı.
Çeşitli açılardan eleştirilen 4+4+4 uygulamasının sonuçlarını inceleyen ERG uzmanlarının hazırladığı raporun tamamını
şurada
bulabilirsiniz. Biz dikkatimizi, gelecek için en kaygı verici bulgulara çevireceğiz.
Aşağıdaki grafikte görüleceği gibi, araştırma Türkiye’nin her bölgesini kapsayacak şekilde yapılmış.
Araştırmanın belli başlı bulgularına gelince:
1. Kendini okulda tehdit altında hisseden, öğretmen / görevli /
arkadaş tarafından hırpalanma endişesi taşıyan çocukların sayısında %30
kadar artış yaşanmış.
2. Okulların yarısında temiz tuvalet yok. Yarıdan fazlasında kütüphane
bulunmuyor. İnternet erişimi ise okullarımızın dörtte üçünde mevcut
değil (hani tablet dağıtılmıştı?).
3. Tüm derslerdeki başarı gözle görülür şekilde düşmüş.
4. Sabahçı öğrenciler okula aç geliyor. Sadece üçte biri her sabah
kahvaltı edebildiğini belirtmiş. Çünkü bazı bölgelerde sabahçı
öğrenciler için okul sabah 06.00’da başlıyor. Sabahçıların derse giriş
saati ülke genelinde ortalama 07.20.
5. Seçmeli derslerden bir kısmı doğru dürüst okutulmuyor. Örneğin
Kuranı Kerim ve Hz. Muhammet’in Hayatı derslerinin okutulmama oranı
%3,4 ila 3,5 arasında kalırken; Müzik dersi %10,2 Zeka Oyunları dersi
%11,3 ve Görsel Sanatlar dersi %9,6 oranında okutulmamış, ihmal
edilmiş.
Şimdi özetler:
-
Okullarda, eğitim – öğretimin en gerekli unsuru olan kütüphaneler ya
tümden yok ya da ciddi biçimde yetersiz. İnternet erişiminin bunca az
okulda bulunması da öğrencilerin bilgiye ulaşmasının önündeki en önemli
engel. Kitabın ve internetin bulunmadığı bir okulda yegâne bilgi
kaynağı, yüz yıl önce olduğu gibi yalnızca öğretmen. Öğretmen sınıfa
girecek, çocuklar sessiz olacak ve dinleyecek.
-
Okulların çoğunda spor salonu bulunmuyor. Bazılarının bahçesi bile
yok. Çocuklar, gelişimleri için hayati önem taşıyan fiziksel aktivite
olanaklarından yoksunlar. Enerjilerini nerede ve nasıl deşarj
edecekleri MEB yöneticilerinin öncelikli kaygısı olmalı.
-
Okul binalarının sayıca ve nitelikçe yetersiz olması,
iyileştirilmemesi yüzünden çocuklar okula çok erken saatlerde gelmek
zorunda kalıyor. Aç karnına, uykusunu alamadan derse giriyorlar.
Bir öğrenci, araştırmayı yapanlara aynen şunları söylemiş:
“Ders saatlerimizde değişiklik oldu. İlk dönem saat 05.30’da okula
geliyorduk. Sadece 5. sınıflar diğer sınıflardan bir saat erken okula
geliyorlardı. O kadar erken kalkıyorduk ki uykumu alamıyordum, sabah
kalkmakta zorlanıyordum ve uykum açılmadığı için kahvaltı yapamıyordum.”
Açıkçası, yıllarca derse girmiş eski bir öğretmen olarak sabahın
07.00’sinde konu anlatmaya başlayan öğretmenin performansından bile
endişe ederim.
-
İlkokuldan, yani birinci 4 yıldan sonra açık öğretim ile eğitime
devam imkânının verilmesi son derece zararlı ve kaygı verici bir
uygulama. 9 yaşını geçen çocuklar ya eve kapatılıyor ya da
çalıştırılıyorlar. Çocuk işçiler, çocuk gelinler bu ülkenin, bu
toplumun utancı olmalı. 18 yaşın altındakilerin çalıştırılması,
evlendirilmesi yasaklanmalı.
***************
Basit bir hesapla, 78 milyonluk nüfusumuzun 52 milyonu seçmen ise, 26 milyon yurttaş on sekiz yaşın altında demektir. Oysa
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerinde
bu rakam şaibeli şekilde 16 milyon olarak veriliyor. Neyi esas aldıklarını da belirtmemişler.
Peki, varsayalım 16 milyon gencimiz var. Ne durumdalar?
TÜİK rakamlarına göre ülkemizde genç nüfusun %14,2‘si evli.
Nasıl?
Evli.
Okul çağındaki çocuklar…
Hadi evlendirdi ana-babası. Evlilik nasıl gidiyor? Yaşamının herhangi
bir döneminde eşinden ya da birlikte yaşadığı kişiden fiziksel ya da
cinsel şiddet görmüş genç kadınların oranı %35,3. Üçte birinden fazlası
koca dayağı yiyor. Okul çağındaki kızlar.
Peki, seslerini duyurabiliyorlar mı? Okulda değiller, rehber
öğretmenden yardım isteyemezler. Anne baba zaten görevlerini yerine
getirse 13-15 yaşındaki çocuğunu evlendirmezdi. Nasıl ve nerede imdat
diyecekler? Kurumlara nasıl ulaşacaklar? Herhangi bir kanal var mı?
Yok. Aile içi şiddet hattını arayacaklar, korkudan ödleri patlasa bile,
öyle mi?
Genç erkeklerin internet kullanım oranı %80,6. Genç kadınlarda bu oran
%55,4. Fakat bu ülkede sosyal medya kapkara bir sansür altında ve
okullarımızda internet yok.
************
Bu kadar yeter. En başa dönüyorum. Psikopat ya da sosyopat dediğimiz kişilik bozukluğuna… Nasıl kimselerdi, bu psikopatlar?
-
Umursamaz
-
Derin duygular besleyemeyen
-
Sorumluluk bilincinden yoksun
-
Samimiyetsiz
-
Bencil
-
Şiddete eğilimli
Çocukların çoğunu okulun dışına iten, evliliğe, işçiliğe mahkûm eden
bir sistemden bahsediyoruz. Okula gönderebildiklerimiz ise aç, uykusuz,
spordan, sanattan ve en temel hijyenden mahrum, zihni çağ dışı
safsatalarla bulanmış halde.
Bu eğitim sisteminde ısrar edildiği, mevcut şartlar çağın gereklerine
uygun hale getirilmediği müddetçe okullar birer psikopat üretme
makinası olacaktır. Bu yıl ilkokula başlayan çocuklar 6 yaşında. On yıl
sonra 16 yaşında olacaklar. Bir çocuktan bir katil yaratan karanlığı
sorgulamak istiyorsak, sanırım bir an evvel eğitim meselesine
odaklanmalı, bu felaketin bir yerinden dönmeliyiz.
On yıl sonra kitlesel bir psikopatlaşma ile karşı karşıya kalmak
istemiyorsak, derhal harekete geçmeliyiz. Bunlar bizim çocuklarımız.
Sorumluluk hepimizin.
Kaynak