Mahmut Esat Bozkurt tarafından yükseköğretimde verilen dersler
Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943)
[1]
tarafından verilen dersler, Atatürk devrindeki durumları korunarak 1940
yılında kitaplaştırılmıştır. Oktay Aslanapa’nın hazırladığı, 1997
yılında basılan notlar
[2]
orijinal metindeki
[3]
bazı bölümleri içermediğinden, öncelikle bu farklar üzerinde durulacaktır.
Bozkurt, orijinal metinde kitabının amacını
“Osmanlı İmparatorluğu’nun düşüşüyle başlayan Atatürk ihtilalini, Türk ulusuna safha safha anlatmak”
olarak açıklamıştır.
[4]
Yazara göre “
vakıalar ve hadiseler
oldukları gibi aktarılmazsa, Atatürk ihtilalinin, ilkelerinin
anlaşılması ve Kemalizmin sentezinin yapılması mümkün olamayacaktır
.” Bu husus, Aslanapa’nın hazırladığı eserde yer almamaktadır.
Orijinal metnin “başlangıç” kısmının sonunda yer alan ve Rus
İhtilali(1917 Bolşevik Devrimi) ile Türk İhtilalini özdeşleştiren
paragraf da çıkarılmıştır.
[5]
Ayrıca Bozkurt’un Atatürk’e hitaben kaleme aldığı 1937 ve 1940 tarihli
iki şiire de Aslanapa’nın hazırladığı eserde yer verilmemiştir.
[6]
Orijinal metinde “Meğer Letikon” olarak verilen isim, Aslanapa’nınkinde “Meyer Letikon” şeklinde değiştirilmiş,
[7]
orijinalde kullanılan ara başlıklar diğerinde çıkartılmıştır ki, burada
sözü edilen muhtemelen “Lexicon” adlı sözlüktür. Orijinal metnin ekler
kısmında, “XV. Ek”ten yanlışlıkla “XVII. Ek”e geçilmiş, Aslanapa’nın
eserinde bu hata düzeltilmiştir.
[8]
1940 baskısında, eklerin numaralandırılması konusunda ciddi bir
karışıklık olmasına karşın, Aslanapa’da bu sorun çözülmüş, bölümler
sırası bozulmadan yeniden numaralandırılmıştır.
[9]
Bozkurt’un dersleri üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde “
Atatürk’e, önsöz, başlangıç ve giriş”
bölümleri yer almaktadır. Giriş bölümünde “
sadece Atatürk ihtilaline değil, tarihteki diğer ihtilallere genel bir bakış”
sunulmaktadır. İkinci bölüm
“Türk milleti ayağa kalkıyor, Erzurum ve Sivas kongreleri, yeni Türk devleti, kurtuluş savaşları”
kısımlarından oluşmaktadır ve yazara göre:
“en heyecanlı ve en isnan üstü, sur humain hadiseler”
e bu bölümde yer verilmiştir. Üçüncü bölüm ise,
“Türk cumhuriyeti, yeni kamusal ve özel haklar, ekonomik, sosyal, siyasal sistemler, ileri!..”
kısımlarından oluşmaktadır.
[10]
Derslerin yazılı metni orijinalinde 228 sayfa notlar ve 272 sayfa da
ekler olmak üzere toplam 500 sayfadan oluşmaktadır ki, bundan
anlaşıldığı kadarıyla diğer hocaların dersleri ile kıyaslandığında
(Recep Peker’in ders notları 118 sayfa, Yusuf Kemal Tengirşenk’in ders
notları 61 sayfa)en uzun olanıdır. Bu kadar hacimli ders notlarının
sadece üç bölüme ayrılmasının öğrenci açısından yaratabileceği teknik
zorluklar bir yana, ilginç başka bir konu da, eklerin asıl metinden daha
fazla yer tutmasıdır. Söz konusu “ek” kısımların ders içinde ne şekilde
aktarıldığı ise bilinmemektedir.
Dersler, tümdengelimci bir üslupla anlatılmıştır.
[11]
Ünlü Alman Brockhaus Ansiklopedisi’nden
[12]
“İhtilal” teriminin karşılığı olarak
“tedrici inkişaf ve tahavvül ifade eden tekâmül (Evolution), hilafına
olarak, mevcut bir halin, birden bire sarsılması ve esaslarından
değişmesidir”
tanımı alınarak tarihteki birçok olay, sadece bu tanıma uyan yönleriyle
ele alınarak örnek gösterilmiştir.Bozkurt, ayrıca tarihte rol oynamış
kimi ünlü isimleri (örneğin Hz. İsa, Hz. Muhammed,Dört Halife, İbrahim
Verdani, Dante, Gazi Osman Paşa, vb.) “ihtilalci” kabul ederek, ileri
sürdüğü “
ihtilalciler fedakârdır ve ölümsüzdür”
çıkarımına uygun bulduğu özelliklerini aktarmıştır.
[13]
Bozkurt doğadan ve dünya tarihinden çeşitli ihtilal örnekleri vererek, konunun etraflıca açıklanmasına çalışıyor: “
Ya yer sarsıntısı nedeniyle dağların
çökmesi
,
bir adanın yerini sulara bırakması yahut sular içinden adalar çıkması, yanar dağlar fışkırması gibi”.
[14]
Bu noktada verilen örnek, dayanak olarak gösterilen tanımla
çelişmektedir. Çünkü tanıma göre, ihtilal “mevcut durumun birden bire
değişmesi” şeklinde gerçekleşir. Oysa yeryüzü şekillerinin bu denli
radikal değişimlere uğraması için anlık bir olaydan fazlası gereklidir.
[15]
Tarihten alınan örnekler ise, daha tutarlı incelenmiştir. İhtilale ilk
örnek olarak sunulan Magna Carta, maddeler halinde özetlenerek
aktarılmış, öğrencinin belge hakkında fikir sahibi olmasına
çalışılmıştır. Bu bağlamda bazı İngiliz bilim adamlarının görüşlerine
yer verilmiş, hak ve ceza kavramlarının da üzerinde durulmuştur.
[16]
Bir başka örnek de 1791 tarihli Fransız İnsan Hakları Beyannamesi’dir.
Bu belge de on altı madde halinde toparlanarak sunulmuştur.
[17]
Osmanlı Devleti’nde 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı’nın tam
metni, dönemin Türkçesine uydurma gereği görülmeksizin, olduğu gibi
verilmiştir.
[18]
Bu durum, devrin öğrencilerinin eski dilden tümüyle kopmamış oldukları şeklinde algılanabilir.
“Sosyalistlik” başlığı altında, 1847 tarihinde yayınlanan Komünist
Manifestonun bir özetine de yer verilen ders notlarında K. Marx ve F.
Engels’in görüşleri, sosyo-ekonomik açıdan incelenmektedir. Bu bağlamda
1924 Sovyet Anayasasına da değinen Bozkurt, halka tanınan siyasal,
sosyal ve ekonomik haklar üzerinde durmuştur.
[19]
“
XX. asrın komünizme karşı koyan önemli hadiselerinden biri
” olarak ele alınan Façistlik (faşizm), iş şartı olarak bilinen ‘Carto
del Lavoro’ üzerinden ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Buradan “Nasyonal
Sosyalizm” başlığına geçilerek, Hitler ve Almanya’da 1930’lu yıllardaki
gelişmeler üzerinde durulumuş, konu ideolojik açıdan incelenmiştir. Bu
kısımda Hitler’in eserlerinden alıntılar yapılmış, 1920 tarihli Nasyonal
Sosyalist Parti programı da aktarılmıştır.
[20]
Derslerin öne çıkan iki özelliği, baştan sona korunmaya çalışılmıştır:
Soru-cevap tekniği kullanılarak bir diyalog formatı kurulmuş ve
sürdürülmüştür. Böylece anlatıma hitabet ögeleri katılmış, öğrenciler
adeta savunulan görüşlerin geçerliliği konusunda ikna edilmeye
çalışılmıştır. Sık sık başvurulan anekdot aktarımları bu hususu
desteklemektedir. Bir diğer özellik de Kurtuluş Savaşı yıllarını yaşamış
olan öğrencilere, tarihte ve 1930’ların ikinci yarısında dünyada olup
bitenleri, yaygın görüş ve ideolojileri mümkün olduğunca ayrıntılı
şekilde aktarma, bilgi birikimini artırma çabasıdır.
Bazı İngiliz ve Fransız Ansiklopedilerinin ihtilal kavramına
yaklaşımını aktaran ve eleştiren Bozkurt, sonunda kendi görüşlerini
açıkladığı bölüme geçmiştir. Bozkurt, mevcut siyasal akımlar ve tarihte
cereyan etmiş olan ihtilaller hakkında bilgiler verdikten ve bunları
çeşitli örneklerle besledikten sonra “
tam ve kâmil anlamda”
ihtilalin, ancak ekonomik alanın da değiştirilmesiyle mümkün olacağını savunmuştur.
[21]
Bunun yanı sıra yazar, “ihtilalci”nin de nasıl olması gerektiği konusunda görüşünü ortaya koyar: “
İhtilalci, gerektiğinde canını yüksek amacı, yani ihtilal uğruna feda
eden kişidir ve insan ancak bu şekilde kâmil insan olur”.
Bu özelliklere sahip ihtilalcilere örnek olarak Atatürk’ün yanı sıra
Konfiçyüs’ten Büyük İskender’e, Hz.Muhammed’den Spartaküs’e kadar
çeşitli kişilikler sıralanmış, bunların ölümsüz olduğu savı ileri
sürülmüştür.
[22]
Türk İhtilali’nin ve Cumhuriyeti’nin öğrenciler tarafında
sahiplenilmesi ve ileriki yıllarda da korunup savunulması amacıyla
Bozkurt, Atatürk’ü bir lider ve ihtilalci olarak Çar I. Petro, Büyük
İskender, Napolyon, Sezar ve G.Washington ile karşılaştırmıştır. Bu
bağlamda reform fikrine karşı çıkan II. Abdülhamit’in “halkın
seviyesinin düşük olduğunu, bu yüzden yenilik yapılmasının
gerekmediğini” savunduğunu, bunun
“bir safsata”
olduğunu ileri süren yazar, tarihten örnekler vererek bazen
ihtilallerin içinde yer alanlar ya da çevresel güçler tarafından
engellendiğini ileri sürmüştür.
[23]
Sonraki bölümde ihtilalin, halkların elinde bir hak olup olmadığı
örnekler üzerinden tartışılmıştır. Konu hakkında çeşitli düşün ve
siyaset adamalarının görüşlerine başvurulmuştur: Locke, Kant,
Schoppenhauer, Schmoller, Nietzche, Jeaney, Jorese, Rousseau, Jafferson,
Fihte, Marx, Engels, Lenin’in fikirleri yansıtılmıştır. Bunlardan
Locke’un “idare halka zarar veriyorsa, ihtilal halkın hakkıdır” şeklinde
özetlenebilecek görüşü Bozkurt tarafından desteklenmiştir. Ancak
Kant’ın ihtilal yerine tekâmülün uygunluğunu savunan görüşleri
eleştirilerek yanlış ilan edilmiştir. Genel olarak tüm düşünürlerin
fikirleri Türk İnkılabına uygunlukları çerçevesinde değerlendirilerek
“doğru – yanlış” şeklinde sınıflandırılmıştır.
[24]
Son olarak Atatürk’ün ihtilal hakkındaki görüşlerine yer veren Bozkurt,
onun önce ihtilali gerçekleştirip, ardından vesika sayılacak eseri
veren bir lider olarak diğerlerinden ayrıldığını ileri sürmüş,
Atatürk’ün “Büyük Nutuk”unun, bağımsızlığını kaybetme tehlikesine maruz
kalan her milletin kurtuluş için başvurabileceği bir düstur, bir formül
olduğunu kaydetmiştir.
[25]
Bozkurt son kısımda ihtilalin,
“ezilen bir halkın hakkı”
olduğu ve sonuçlarının toplumu ilerleteceğine yine tarihten örnekler göstermiştir. Yazar daha sonra “
son sözüm”
diyerek ihtilallerin, mutlaka onu yapan milletlerin elinde kalması
gerektiğini, yabancıların yardımıyla yapılan ihtilallerin yabancılardan
başkasına yararı olmayacağını dile getirmiştir.
[26]
Sonda yer alan eklerde ise “neden inkılap değil ihtilal?” sorusuna
yanıt aranmış, “ihtilalin ekonomik teorisi” üzerinde durulmuş, ihtilal
ile ekonomi arasındaki ilişki vurgulanmış, fedakâr ihtilalcilerin
ölümsüzlüğü bahsine yeniden değinilmiş, tarihsel öyküler aktarılarak
savunulan “ihtilal haktır” tezi desteklenmiş, Türk kültürü ve dilinin
üstün nitelikleri sıralanmıştır.
[27]
Derslerin dili ve kullanılan terimler, üzerinde durulmaya değer bir
konudur. Bozkurt’un derslerinde sözü edilen kimi fikir ve siyaset
adamlarının adları, çoğu kez Türkçe okunuşlarıyla yazılmıştır. Ancak bu
konuda tutarlı bir yol izlendiğini savunmak güç olacaktır. Örneğin
İngiliz düşünür Locke’un adı aynı sayfada hem-Locke- hem
de-Lok-şeklinde yazılmıştır.
[28]
Bir başka düşünür için “Jeaney” ve “Janey” adları aynı sayfada yer almaktadır.
[29]
Yine bu bağlamda Niçe (Nietzche), İspartaküs (Spartaküs), Şopenhauer
(Schoppenhauer), Oskar Vayld (Oscar Wilde)şeklindeki yazılışlar, adları
okundukları gibi kaydetme eğiliminin göstergesidir.
Yazım sorunuyla sadece şahıs adlarında değil yer, olay, yayın ve
benzerlerinde de karşılaşılmaktadır: Vaşington (Washington), Façizm
(Faşizm), Vezo (Vezüv), Taymis (Times), Vaterlo (Waterloo), Liyon
(Lyon), Oksfort (Oxford), Mançister (Manchester).Bu durumun,
öğrencilerin tuttuğu notların aynen basılmış olmasından kaynaklandığını
düşünmek olasıdır. AncakBozkurt, eserin başlangıç bölümünde notları
gözden geçirdiğini düşündürecek “
bu kitabı ..... için yazdım”
ifadesini kullanmıştır.
[30]
Bunların dışında, bazı Türkçe ifadeler bugünkü anlamından farklı olarak
kullanılmış, bazıları da alışılmadık bir şekilde yazılmışlardır.
Örneğin “verim” sözcüğü sonuç, fayda anlamında kullanılmıştır. Fırın
yerine “furun”, ayrılık / bölünme / isyan yerine “kaytaklık”, felsefe
yerine “filozofi” kelimeleri kullanılmıştır.
Alman tarihçiliğinin etkisiyle XIX. ve XX. yüzyıllarda oluşan “devleti
her şeye kadir bir güç olarak gören bir idealizm” ve “devletin ve ulusun
yüceltilmesi” yaklaşımı Atatürk devri tarihçiliğinin en belirgin
özelliği olarak kabul edilirse,
[31]
Bozkurt’un derslerinin bu yaklaşımı yansıttığı savunulabilir.
Bozkurt’un derslerinde sık sık Türk milletinin parlak tarihinden,
yenilmezliğinden söz edilmiştir: “
Türk öldürür, fakat yenilmez.”
[32]
“Türk yenildi derlerse inanmayınız. Yenilen kumandandır.”
[33]
“... Türkün ruhu yeniden parlayacak ve silah kullanmak için doğan bu kahraman milletin tarihi, eski ışığını bulacaktır.”
[34]
.
Derslerde, Türk ulusunun yanı sıra Atatürk’ün liderliğinin de
yüceltilmesine önem verildiği görülmektedir. Bu bağlamda Bozkurt
Atatürk’ü, bir komutan ve devlet kurucusu olarak çeşitli tarihi
kişiliklerle karşılaştırmış ve onun diğerlerine üstünlüklerini
vurgulamıştır. Bu amaçla Fransız Illustration dergisi gibi kimi yabancı
yayınlardan alıntılar yapılmış;
[35]
Büyük İskender’in babası Phillip’ten devrinin en güçlü ordusunu
devraldığını, buna karşılık Atatürk’ün hiçbir hazır kuvvet olmamasına
karşın daha büyük zaferler kazandığı anlatılmıştır.
[36]
Atatürk ayrıca Çar I. Petro ve Napolyon ile karşılaştırılmış,
“yoğu var ettiği”
için diğerlerinden farklı olduğu savunulmuştur.
[37]
Bozkurt’un derslerinde değeri ve üstünlüğü vurgulanan bir başka unsur
da Türk İnkılabıdır. Dünya tarihinin çeşitli dönemlerinde hüküm süren
idare ve ideolojiler, sonunda Türk İnkılabı ya da Kemalizm ile
karşılaştırılmak üzere ayrıntılı şekilde incelenmiş, en üstün sistemin
Türk İnkılabı ile kurulan Cumhuriyet olduğu tekrar tekrar
vurgulanmıştır.
[38]
Özetle sıralamak gerekirse, 1933’ten itibaren Mahmut Esat Bozkurt
tarafından verilen Türk İnkılabı derslerinin başlıca özellikleri
şunlardır:
-
Derslerde tümdengelimci ve didaktik bir üslup takip edilmiş,
varsayım önce ortaya konulmuş, ardından örneklerle savunulmuştur.
-
Derslerin en belirgin amacı, öğrencilerde Türk İnkılabına,
Cumhuriyet’e, Atatürk’e ve Türk ulusunun tarihten gelen yüksek
vasıflarına yönelik bağlılık ve sevgi duygularını kökleştirmektir.
-
Derslerin diğer amaçları arasında, kendi tarihini bilen, dünya
tarihinin ana hatlarına vakıf, güncel gelişmelerden ve siyasal
olaylardan haberdar bir öğrenci profili yaratmak sayılabilir.
-
Derslerde sık sık alıntılara başvurulmasına rağmen, dipnotlarla
kaynak belirtmede yetersiz kalınmıştır. Yapılan 450 kadar alıntıya
karşılık toplam 99 dipnot gösterilmiş, bunların hiçbirinde yazar
adı, eser adı, yayın yılı ve yeri gibi bilgilere tam olarak yer
verilmemiştir.
-
Derslerde Türk İnkılabı tarihi bir olay şeklinde değil, yaşanan bir süreç olarak ele alınmıştır.
* Bu makale, Beril Devlet'in 2003 tarihli ve "Atatürk Devri
Yükseköğretim Kurumlarında Türk İnkılap Tarihi Öğretimi" başlıklı,
yayımlanmamış yüksek lisans tezinden alınmıştır.
http://vivahiba.com/article/show/ataturk-devrinde-verilen-turk-inkilabi-dersleri-2/
[1]
İzmir Kuşadası’nda doğdu. İstanbul’da Hukuk eğitimi aldıktan sonra
İsviçre’nin Lozan ve Friburg Üniversitelerinde doktorasını tamamladı.
İkinci Büyük Millet Meclisi’ne İzmir milletvekili olarak seçilen
Bozkurt, İktisat ve Adliye Vekili olarak görev yaptı. 1924-1930 yılları
arasında devam ettiği Adliye Vekilliğinden ayrılarak Ankara Hukuk
Mektebi ile Siyasal Bilgiler Okulu’nda derslerine devam etti. Verdiği
Türk İnkılabı dersleri, radyodan yayınlanarak liselerin son sınıflarında
dinlenirdi. (Daha fazla bilgi için bakınız:O. Aslanapa,
a.g.e.
, s.11-12;)
[2]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1997.
[3]
Mahmut Esat Bozkurt,
Atatürk İhtilali Türk İnkılabı Enstitüsü Derslerinden,
İstanbul Üniversitesi Yayınları İnkılap Enstitüsü, İstanbul, 1940.
[4]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.I.
[5]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.IV.
[6]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.IX.
[7]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.60.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.43.
[8]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.401.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.169.
[9]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.229-500.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.115-202.
[10]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.II.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.19.
[11]
Orhan Hançerlioğlu,
Felsefe Sözlüğü,
Remzi Kitabevi, İstanbul, 1994, s.420-421.
[12]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.7’de (Der guossı Broık haus).; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.22’de (Der grossi Brockhaus)
[13]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.65-123.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.51-80.
[14]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.7.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.22.
[15]
Sırrı Erinç,
Ders Geçme ve Kredili Sisteme Göre Lise Coğrafya I
, Altın Kitaplar, İstanbul, 1996, s.81-153.
[16]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.8-11.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.22-24.
[17]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.11-15.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.24-25.
[18]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.16-22.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.26-28.
[19]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.22-32.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.28-32.
[20]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.32-61.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.32-44.
[21]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.65-69.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.45-48.
[22]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.66-144.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.49-80.
[23]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.144-154.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.80-84.
[24]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.154-194.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.84-100.
[25]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.194-197.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.100-101.
[26]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.228.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.113.
[27]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.229-500.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.115-202.
[28]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s.156.; O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.84.
[29]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.95.
[30]
M. E. Bozkurt,
a.g.e.,
s. I.
[31]
B. Ersanlı,
a.g.e.,
s. 39.
[32]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s. 71.
[33]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s. 66.
[34]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s. 66.
[35]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.69.
[36]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.69.
[37]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s.70-71.
[38]
O. Aslanapa,
a.g.e.,
s. 85-101, 137-139, 155-169, 196-202.