Yarın Cumhuriyet Bayramı.
Ben bu bayram kadınlarla konuşmak istiyorum. 93 yaşındaki Cumhuriyetimizi kadınlar olmadan, kadın eli değmeden kutlamanın bir anlamı kalmadı, zira…
Sevgili hemcinsim, kız kardeşim.
Haberi duymuşsundur. Abdullah Çakıroğlu denen şahıs, belediye otobüsünde Ayşegül Terzi’ye tekmeyle saldırdı. Ayşegül işinden çıkmış, evine dönmek üzere otobüse binen bir hemşire. Otobüsün direklerinden birinden kuvvet alarak öyle bir vurdu ki, kadının yüzü gözü dağıldı.
Önce yakaladılar o vahşiyi, sonra salıverdiler, sonra yine içeri attılar ama geçen gün bir kez daha aramıza karışmasına müsaade etmişler. Şimdi sokaklarda, kızımızın, kardeşimizin, annemizin dolaştığı çarşılarda fink atıyordur.
Adını anmaya iğrendiğim bu insan müsveddesi, yaptığını neyle aklamaya çalışmış, onu da biliyorsundur. Kadının şort giymesi dinimize aykırıymış.
Belki sen hiç şort giymedin ömründe. Belki uygun da bulmuyorsun kadınların otobüste şortla bulunmasını. Hatta kim bilir, belki içinden “eh o da derli toplu giyseymiş” diyorsun.
Böyle facialar senin başına gelmez sanıyorsun belki.
Kimse giyiminden “tahrik” olup seni sokak ortasında kemiklerini kırasıya dövmez diye düşünüyorsun.
Kimse senin giyimini, dış görüntünü “uygunsuz” bulmaz.
Yapıp ettiklerin sana acı, aşağılanma, şiddet ve hatta ölüm olarak dönmez zannediyorsun.
Çok yanılıyorsun kardeşim, çok!
Dinle bak, Malala Yusufzay’ı anlatayım sana.
Malala 15 yaşında Pakistanlı bir kız çocuğu.
9 Eylül 2012 günü okuldan dönüyor. Tıpkı işten dönen Ayşegül gibi, o da bir otobüsün içinde.
İşte o gün çok korkunç şeyler oldu.
Adına Taliban denen eli silahlı caniler, Malala’nın bindiği otobüsün yolunu kesti. Kendilerini “İslam’ın savunucusu” olarak gören Taliban milisi Malala’yı oracıkta başından ve boynundan vurdu.
Neden mi?
Yok. Şort giydiği için değil.
Malala tesettürlüydü. Başında örtüsüyle okula gidiyor, okuldan evine dönüyordu.
Ama gel gör ki Taliban kızların okumasını yasaklamıştı.
Hem de neye dayanarak?
İslam’a.
Malala okula gitmekle onların yasağını çiğnemişti.
Cezası?
İnfaz.
Hemen oracıkta katledilme…
Bereket gencecik Malala’nın şansı yaver gitti de önce Ravalpindi kentindeki askeri hastanede, sonra da kendisine kucak açan İngiltere’de tedavi edildi.
İslam adına hareket ettiğini söyleyen canilerin elinden canını kurtaran Malala, ömrünü kız çocuklarının eğitim mücadelesine adadı. 2014’te de Nobel Barış Ödülüne layık görüldü.
Nasıl?
Bizde Taliban yok mu diyorsun?
On yıl önce Abdullah Çakıroğlu gibiler de yoktu. Bak, oluverdi.
Efendim?
Taliban gerçek İslam değil mi diyorsun?
Vallahi adamlar kendine pekâlâ Müslüman diyor. Onların "İslam"ına uymayanların kafasına sıkıveriyor. Tıpkı IŞİD canileri gibi…
Şimdi dön de kendine bir sor lütfen.
Sırf kadınsın diye sana ne giyeceğini, nerede yürüyeceğini, ne kadar eğitim alacağını, hangi işte çalışacağını ya da çalışamayacağını, ne kadar yaşayıp ne zaman öleceğini emretmeye kalkanlar, senin hakkını çiğnemiş olmuyor mu?
Kendi hakkını nasıl savunduysan 1990’larda şimdi de Ayşegül Terzi’nin şort giyme hakkını, Malala’nın eğitim hakkını, cennetmekân Özgecan’ın yaşam hakkını da savunmak zorundaydın, hala zorundasın.
Yoksa emin ol, kıyafetin nasıl olursa olsun bir gün sen de Ayşegül olacaksın. Hatta Malala olacaksın, başına bir tüfek dayanacak. Caniler belki başındaki kırmızı başörtüsünü bahane ederek koparacak seni hayattan.
Ne olur o kara gün gelmeden içindeki adaletli, şefkatli, hakkaniyetli sesi dinle.
Dinle ki gelecek bayramları sevinçle, gülümseyerek karşılayabilelim.
Kaynak: KILAVUZ KİRPİ