Facebook’ta eskiden böyle bir akım vardı.
Falanca futbolcunun Galatasaray’a gelmesini isteyen 1 milyon kişi bulabilirim. Atatürk’ün sevdiği şarkıların TRT’de çalınmasını isteyen 1 milyon kişi bulabilirim. Kuru fasulye seven 1 milyon kişi bulabilirim. Falan filan…
Dün TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) Sınavı sonuçları açıklandı. Türkiye genelinde yine yüzlerce öğrenci 120 sorunun tümüne doğru cevap verdi ve yüzlerce birinci çıktı. Bir sınavda yüzlerce birinci olması sınavın ölçme becerisini tartışmaya açar, sınavın kalitesizliğini ortaya koyar ama o konu şimdilik kenarda dursun.
Bu yazıda başka bir yaraya bakalım. Metropol anne babalarının dev çaresizliğine.
Birinciler kim, neredeler, nasıl çocuklar?
Batman İMKB Belde Ortaokulu 8/C sınıfından 10 öğrenci ve diğer şubelerden 6 öğrenci daha, TEOG-2’de tüm sorulara doğru cevap verdi. Üstelik Batman genelinde toplam 60 öğrenci TEOG sınavında tüm soruları doğru yanıtladı.
Batman İMKB Belde Ortaokulu öğrencileri |
Siirt – Şirvan ilçesine bağlı Maden köyünden, 14 kardeşin ortancası Esma Türkiye birincisi oldu.
Şanlıurfa Hilvan’lı Esmanur sınavda tam puan alıp birinci olduğunu, Siverek’te tarlada çapa yaparken öğrendi.
Bilecik Bozüyük’ten Yunus Emre de tüm sorulara doğru cevap veren birinciler arasında.
Sivas’lı ikizler Beyza ve Ahmet de…
Adıyaman Kahta’dan Derya da…
Kütahya’dan Hikmet Furkan da…
Tatvan, Çemişgezek, Diyarbakır, Manisa, Ordu, Malatya, Antalya…
Liste uzayıp gidiyor.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde parlayan bu başarı ışıkları karşısında “metropol anne babalarının” ağzı bir karış açık kaldı.
Neden?
Çünkü bütün şampiyon çocuklar “metropol anne babaları”nın gözünde dezavantajlı bölgelerde yaşıyor.
Eh, bir defa İstanbul’da değiller.
Deri kanepeli, İtalyan mermerli lobilerle süslü özel okullarda okumuyorlar.
Özel ders almıyorlar.
Hafta sonlarını binalar içinde bilmemne eğitimi, bilmemne aktivitesi ile geçirmiyorlar.
Tenis okulu, yüzme okulu, yaz okulu falan görmemişler.
Giysileri binlerce liralık markalar değil.
Muhtemelen çoğunun akıllı telefonu yok, tablet mablet hak getire.
Anaokulunda yüze kelebek boyamalı, her biri ayrı telden çalmalı dans gösterisi yapmamışlar, hatta belki anaokulu bile görmemişler.
Anne babaları onları devlet okullarından kurtarmak (!) için ev / araba satıp özel okula yazdırmamış…
Öfff…
Diyeceğim şudur:
Başarı TEOG’da ful çekmekse (ki değil), formülü nettir: “İyi” öğrencilerle aynı sınıfta okumak.
Sınav başarısını öğretmen belirlemez. Bir öğretmen ne kadar “Süpermen” olursa olsun bir sürü sınıfa girer, bir sürü çocuğa ders verir ve hepsinin başarısı birbirinden farklıdır. Öğretmen sabit, başarı değişkendir.
Sınav başarısını okul belirlemez. Bir okula binlerce öğrenci devam eder, hepsi farklı farklı yollara gider. Kimi akademik başarının yanından bile geçemez. Okul sabit, başarı değişkendir.
Sınav başarısını para belirlemez. Çok masraflar edip en pahalı okullara gönderilen, en isimli hocalardan ders aldırılan çocukların da başarısı birbirinden çooook farklıdır. Faturalar, senetler sabit, başarı değişkendir.
Sınav başarısını belirleyen sınıf kimyasıdır.
Birbirini çalışmaya motive eden, başarı için rekabet eden bir grup öğrenci, içlerinden her birinin kapasitesini açacak, başarısını artıracak yegâne etkendir. Böyle bir sınıfta okumak, böyle bir grubun içinde yer almak bireysel başarıyı yükselten tek ama tek belirleyicidir. 5-6-7. sınıfları böyle bir grupla okumuş her öğrenci 8. sınıfta performansının zirvesine çıkar. Alabileceği en iyi sonucu alır, sınavda.
Yani?
Çocuğunuzun olağanüstü yetenekli ve azimli öğretmenlere denk gelmesinden çok, olağanüstü yetenekli ve azimli sınıf arkadaşlarına denk gelmesi lazımdır. Bu yüzden sevgili metropol anne babaları, çocuğunuzu devlet okulundan kurtarmaya uğraşacağınıza amaçsız, ilgisiz, meraksız çocuklar öbeğinden kurtarmaya çalışın.
14 yaşına gelip tek bir yemek pişirmeyi beceremeyen, her ihtiyacı önüne hazır getirilen, evin tek bir zorunlu işini üstlenmeyen (mesela çöpü çıkarmak, mesela su şişelerini doldurmak), odasını bile toplamayan, ders çalışmak dışında hiçbir sorumluluk üstlendirilmemiş, sürekli büyüklerinden hizmet alan, açık hava nedir bilmeyen, okul servisine bile “abla”lar eliyle bindirilen, ders dışında çalışmak nedir tanımamış ve sınırsız taleplerini karşılatmak için sabahtan akşama hayatınızı dar eden çocuklarınızdan başarı maşarı beklemeyin.
Ve unutmayın. Çocuğu büyüten gözyaşıdır, konfor değil.
Kaynak: Kılavuz Kirpi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder