Ülkemizde çocuk işçilerin sayısı 1 milyona yaklaştı.
İlk dört yıllık eğitimden sonra okula (örgün öğretime) devam zorunluluğu da, 4+4+4 sistemiyle kaldırıldığı için, 9 yaşından sonra okuldan alınan çocukların sayısı hızla artıyor. Ortaokul ve liseyi dışarından (yaygın / açık öğretim) bitirmeye zorlanan bu çocuklar ya zorla evlendiriliyor ya da zorla çalıştırılıyor.
Çocukların kaderini aile insafına bırakmak, ülke geleceği açısından büyük risk, hatta bir toplumun intiharı demek. Zira 77 milyonluk nüfusunun 22 milyonu yoksulluk sınırı altında yaşayan ülkemizde çocuk işgücünün aile tarafından istismarı, ne yazık ki ender rastlanan bir durum değil.
Eğitimciler olarak bundan bir on yıl önce müfredat kalitesinin artırılması gibi konuları tartışırken, bugün maalesef çocuk gelinler, dilendirilen çocuklar, işçi çocuklar ve çocuk istismarı gibi tüyler ürpertici başlıklara bakar, bu sorunlara çözüm arar olduk…
Öncelikle dünyada çocuk hakları ne durumda, biz dünyanın neresindeyiz ona bakalım:
Çocuk işçi rakamlarına da bakalım, dünyanın neresindeyiz:
Görüldüğü gibi hem çocuk hakları konusunda hem de çocuk işçiler konusunda durumumuz hiç de övünülecek gibi değil. Çocuklarımız eğitimden, sağlık hizmetlerinden, sevgi ve güven duygusundan, özgürlükten ve en önemlisi çocuk olmaktan mahrum bırakılıyor.
Bunu yapan kimi zaman anne-baba ya da akrabalar, kimi zaman da suç örgütleri, kötü niyetli kimseler veya mafyavari oluşumlar. Devletin de çocuklara, borçlu olduğu himayeyi sunup sunmadığı tartışılır. Daha geçtiğimiz haftalarda Sincan erkek yetiştirme yurdunda yaşanan şiddete tanık olduk, boğazımıza kadar gözyaşlarına battık…
Peki bizler birey olarak ne yapabiliriz?
Yapılabilecek pek bir şey olmadığı düşüncesine kapılmak ve hiçbir şey yapmamak en kötüsü. Yapabileceğimiz şeyler var.
Öncelikle sadece çocukların yaşam kalitesini artırmak üzere faaliyet gösteren ve verdiği hizmete hiçbir karşılık (giyim kuşamını / davranışlarını değiştirme, bir zümreye mensup olma veya bir kişinin buyruğuna girme gibi) beklemeyen hayır kurumlarına, sivil toplum örgütlerine destek olabiliriz.
Başka?
Yerel yönetimler ile irtibat kurarak onların düzenlediği yardım etkinliklerinde görev alabiliriz.
Yaşadığımız yere yakın yetiştirme yurtları, kimsesiz çocuklara hizmet veren yuvalar ve benzeri kurumlar, yurttaş desteği ile farklılaşabilir, çocukların dünyası değişebilir.
Hiçbiri elimizden gelmiyorsa en azından aşağıdaki görseli dikkatle inceleyebilir, paylaşıp duyurabiliriz. Böylece çocuk istismarının ne olduğunu adamakıllı öğrenmiş yurttaşlar olarak, böyle bir durum gördüğümüzde müdahale edebilir, çocuğun yanında tavır alabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder